münhasır

listen to the pronunciation of münhasır
التركية - التركية
Sınırlanmış, sınırlı
Bir kimse veya bir şey için ayrılmış, mahsus: "Onu yalnız ince hastalığa münhasır zanneder, başka hastalıklara aldırmadığı hâlde, veremliden son derece çekinirdi."- R. N. Güntekin
(Osmanlı Dönemi) yalnız bir şeye veya kimseye âit olan, tekelleşmiş olan, mahsus olan, tek bir şeye âit olan, has
Bir kimse veya bir şey için ayrılmış, mahsus
MÜNHASIR
(Osmanlı Dönemi) Yalnız bir kimseye veya bir şeye mahsus olan
MÜNHASIR
(Hukuk) ye özgü, ...ye ayrılmış, ...ye mahsus; sınırlanmış, ayrılmış
MÜNHASIR
(Osmanlı Dönemi) (Hasr. dan) Belli bir sınır içinde olup harice tecavüz etmeyen, inhisar eden, her yanı çevrili
NEV'İ ŞAHSINA MÜNHASIR
(Osmanlı Dönemi) Sadece şahsına benzer çeşit, başka benzeri olmayan. Eşi bulunmaz olan
münhasır
المفضلات