konferansçı

listen to the pronunciation of konferansçı
التركية - الإنجليزية
prelector
lecturer

We were deeply impressed by the lecturer's eloquent speech. - Konferansçının belâgatlı konuşmasından derinden etkilendik.

The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner. - Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.

konferans
(Hukuk) conference

The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin. - Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.

She is working as a volunteer interpreter at the international conference. - Uluslararası Konferansta gönüllü bir çevirmen olarak çalışıyor.

konferans
lecture

The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner. - Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.

Many students were present at the lecture. - Çok sayıda öğrenci konferansta hazır bulundu.

konferans
{i} proceeding
konferans
(Bilgisayar) conferencing
konferans
public lecture
konferans
reading
konferans
news conference
konferans
thinkin
konferans
(international) conference
التركية - التركية
Konferans veren kimse, konuşmacı, hatip
KONFERANS
(Osmanlı Dönemi) Fr. Dinleyicilere herhangi bir mevzu hakkında bilgi vermek gayesiyle yapılan konuşma
konferans
Milletlerarası bir sorunun çözülmesi için yapılan toplantı: "Hatta milletlerarası konferanslara gazetelerde adı geçebilecek, yüksek seviyeli bir konuşucu mu yollarız."- F. R. Atay
konferans
Milletler arası bir sorunun çözülmesi için yapılan toplantı
konferans
Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat gibi bir konuda bilgi vermek için yapılan konuşma
konferans
Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat gibi bir konuda bilgi vermek için yapılan konuşma: "Hiçbir konferansa zevkle gittiğimi hatırlamam."- O. V. Kanık