The exact temperature is 22.68 degrees Celsius.
- Kesin sıcaklık 22.68 derece Celsiustur.
Give me an exact answer.
- Bana kesin bir cevap ver.
Precise measurements are required.
- Kesin ölçümler gerekli.
Precisely speaking, I need six hours to at least think straight. Additionally, I need seven hours to be happy.
- Kesin olarak konuşursam, sağlıklı düşünmek için en az altı saate ihtiyacım var. Ayrıca mutlu olmak için yedi saate ihtiyacım var.
Certainly, I like playing cards.
- Kesinlikle,kart oynamayı severim.
It is not certain when he came here.
- Buraya ne zaman geldiği kesin değil.
He needs to make an accurate report of the case.
- Onun davanın kesin bir raporunu hazırlaması gerekiyor.
The text above contains no accurate facts on the matter.
- Yukarıdaki metin konuyla ilgili kesin bilgiler içermiyor.
The plan is not yet finalized.
- Plan henüz kesinleşmiş değil.
The court's decision is final.
- Mahkemenin kararı kesindir.
It is absolutely impossible to do so.
- Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.
The rumor proved to be an absolute lie.
- Söylentinin kesin bir yalan olduğunu kanıtlandı.
The definitive answer is no.
- Kesin cevap hayırdır.
I'm firmly opposed to this.
- Ben buna kesin bir biçimde karşıyım.
Jefferson believed firmly in the value of education.
- Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.
Esperanto is surely an enormous waste of time!
- Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!
The weather will be good tonight for sure.
- Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
Tom should definitely go visit Mary next weekend.
- Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.
Give me a definite answer.
- Bana kesin bir cevap verin.
He is sure to come tomorrow.
- O, kesinlikle yarın gelecek.
Your plan is sure to succeed.
- Senin planın başarılı olacağı kesin.
Precision is important in math.
- Kesinlik matematikte önemlidir.
Precision in measurement is important.
- Ölçümde kesinlik önemlidir.
The weather will be good tonight for sure.
- Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
Tom will visit Boston this summer for sure.
- Tom bu yaz kesinlikle Boston'u ziyaret edecek.
He's bound to notice your mistake.
- Onun hatanı farketmesi kesin.
He is bound to pass the test.
- O kesinlikle sınavı geçecek.
Smoking is strictly prohibited.
- Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
This is strictly between us.
- Bu kesinlikle aramızdadır.
Are you absolutely certain we're safe?
- Güvende olduğumuzdan kesinlikle emin misin?
You'll be absolutely safe.
- Kesinlikle güvende olacaksın.
The evidence is fairly conclusive.
- Kanıtlar oldukça kesin.
He rejected our demand flatly.
- Talebimizi kesin bir şekilde reddetti.
She flatly refused to let him in.
- Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.
Tom certainly doesn't have a very good sense of direction.
- Tom'un kesinlikle çok iyi bir yön duyusu yok.
It's as sure as death.
- Bu, ölüm kadar kesindir.
I categorically refused.
- Kesin bir şekilde reddettim.
I categorically refused.
- Kesin bir dille reddettim.
Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.
- Mary işe geri dönmeye karar verse, Tom kesinlikle memnun olmaz.
The atmosphere in the room was decidedly frosty.
- Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.
If you go to Beijing, definitely have a look at Tiananmen Square.
- Beijing'e gideceksen, kesinlikle Tiananmen Meydanı'na bir bak.
The most important figure of mathematics of the nineteenth century is, undoubtedly, Gauss.
- On dokuzuncu yüzyılın matematiğinin en önemli figürü kesinlikle, Gauss.
Tom certainly deserves a round of applause.
- Tom kesinlikle bir tur alkış hak ediyor.
You look positively haggard.
- Sen kesinlikle bitkin görünüyorsun.
I'm absolutely positive that I can do that.
- Bunu yapabileceğimden kesinlikle eminim.