kaybet

listen to the pronunciation of kaybet
التركية - الإنجليزية
lose

The yen is expected to lose value against the dollar. - Yen'in dolar karşısında değer kaybetmesi bekleniyor.

I was beginning to lose my cool. - Soğuk kanlılığımı kaybetmeye başlıyordum.

mislay
{f} losing

I can't talk with my father without losing my temper. - Kendimi kaybetmeden babamla konuşamam.

I'm not worried about losing my job. - İşimi kaybetme hakkında endişeli değilim.

{f} lost

I've lost all my money. - Bütün paramı kaybettim.

Tom lost no time in parting with the money. - Tom parayı elden çıkarmak için zaman kaybetmedi.

forfeit
mislaid

I've mislaid my watch. - Kol saatimi kaybettim.