Comparisons are difficult.
- Karşılaştırmalar zordur.
They did a DNA comparison to see if the body was Tom's.
- Onlar cesedin Tom'a ait olup olmadığını anlamak için bir DNA karşılaştırması yaptılar.
Compare your translation with the one on the blackboard.
- Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
Compare your answer with Tom's.
- Cevabını Tom'unkiyle karşılaştır.
You're comparing apples with oranges.
- Sen elmaları portakallarla karşılaştırıyorsun.
I'm not comparing Tom to Mary.
- Tom'u Mary ile karşılaştırmıyorum.
Your achievements cannot be compared with mine.
- Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.
Spring has come early this year compared with last year.
- Geçen yılla karşılaştırıldığında, bahar bu yıl erken geldi.
Your analogy isn't correct.
- Senin karşılaştırman doğru değil.