Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
- Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
I went camping last summer.
- Geçen yaz kampa gittim.
My father suggested that we go camping.
- Babam bizim kampa gitmemizi önerdi.
Will Tom be allowed to go camping with the other children?
- Tom'a diğer çocuklarla birlikte kampa gitmesine izin verilecek mi?
With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
- Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
I ran away from the training camp.
- Eğitim kampından kaçtım.
Sami was at a fisherman's campground.
- Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.
It was still early in the day when Tom arrived at the campground.
- Tom kampa geldiğinde hâlâ günün erken saatleriydi.
One gypsy family with their caravan was encamped.
- Bir çingene ailesi karavanlarıyla birlikte kamp yapıyordu.
Tom was singing with the children sitting around the campfire.
- Tom kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla birlikte şarkı söylüyordu.
They sat at their campfires at night.
- Gece kamp ateşinde oturdular.
Tom decided that it wouldn't be much fun to go camping alone.
- Tom tek başına kamp yapmaya gitmenin eğlenceli olmayacağına karar verdi.
Tom likes camping on the beach.
- Tom sahilde kamp yapmayı sever.
This is a nice-looking campground.
- Burası güzel görünümlü bir kamp alanı.
The campsite isn't accessible by road.
- Kamp bölgesi karayoluyla ulaşılabilir değil.
We'll have to camp out if we can't find a place to stay.
- Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.
This looks like a good spot to camp.
- Bu kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
Camping is impossible where there is no water.
- Su olmayan bir yerde kamp yapmak imkansızdır.
One of Tom's favorite things to do is camping.
- Tom'un en sevdiği şeylerden biri kamp yapmaktır.
The campsite was totally deserted.
- Kamp yeri tamamen terk edilmişti.
Tom returned to the campsite.
- Tom kamp yerine döndü.
There are three campgrounds in this area.
- Bu alanda üç tane kamp yeri var.
Sami was at a fisherman's campground.
- Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.