körlük

listen to the pronunciation of körlük
التركية - الإنجليزية
blindness

He is diabetic and suffers from blindness. - O şeker hastasıdır ve körlükten muzdariptir.

darkness
blindness; bluntness, dullness
clumsiness; blundering
dullness
bluntness, dullness (of a cutting implement)
dull
eyelessness
ablepsia
ablepsy
sightlessness
(Tıp) typhlosis
(Tıp) anopia, anopsia
(Tıp) typhl
typhlo
kör
blind

They say love is blind. - Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.

Tom's great-grandfather was born blind. - Tom'un büyük büyükbabası kör doğdu.

kör
dull

I can't write with this dull pencil. - Bu kör kalemle yazamıyorum.

Tom tried to cut the delicious-looking meat with a dull knife. - Tom lezzetli görünümlü eti kör bir bıçakla kesmeye çalıştı.

kör
dead
kör
blank
kör
sightless
kör
eyeless
kör
blind person
Kör
unblind
kör
(bıçak) blunt
Kör
(Tıp) amaurotic
beyaz körlük
whiteout
kör
stone-blind
kör
mole eyed
kör
blind as a bat

You must be blind as a bat if you couldn't see it. - Eğer onu göremediysen bir yarasa gibi kör olmalısın.

Tom is as blind as a bat. - Tom bir yarasa kadar kör.

kör
blind; (bıçak, vb.) blunt, dull; (kuyu) dry
kör
blunt

The pencil is blunt. It needs sharpening. - Kalem körelmiş. Keskinleştirmeye ihtiyacı var.

The knife was so blunt that I could not cut the meat with it and I resorted to my pocket knife. - Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve çakıma başvurdum.

kör
unsighted
kör
blind, dead-end
kör
(in expressions) bad, evil; unlucky
kör
(kuyu) disused
kör
obtuse
kör
dim (light)
kör
unseeing
kör
dull, not sharp
kör
not sharp
kör
blind, unaware of what's happening
kör
stone blind
kör
(Anatomi) coecus
kısmi körlük
(Tıp) amaurosis
kısmi körlük
partial blindness
التركية - التركية
Kör olma durumu
Gerçeği görememe durumu
Kesmez olma durumu
Bitkilerin tomurcuk vermemesi durumu
Dikkatsizce ve beceriksizce yapılan iş
Kesmez olma durumu: "Bileği taşındaki bıçak bir ileri gidiyor, bir geriliyor, ağzının körlüğünü yok ediyordu."- T. Dursun K. Dikkatsizce ve beceriksizce yapılan iş
Görme engellilik
kör
Az aydınlık veren
kör
Bu kelime bazı deyimlerde kötüleyici bir sıfat gibi kullanılır
kör
Görme engelli
kör
Duyarlığını yitirmiş: "Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur."- A. Ş. Hisar
kör
Bu kelime bazı deyimlerde kötüleyici bir sıfat gibi kullanılır: "Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı."- Y. K. Beyatlı
kör
Az aydınlık veren: "Sahanlığın üstünde bir kör kandil yanıyordu."- H. R. Gürpınar
kör
Duyarlığını yitirmiş
kör
Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan
kör
Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan
kör
Keskinliği yeterli olmayan
kör
Görme engelli: "Körü körüne duygululuk sanatçıyı da, körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür."- N. Cumalı
körlük
المفضلات