He often lets me use his typewriter.
- Çoğunlukla daktilosunu kullanmama izin verir.
Tom often lets me use his car.
- Tom sık sık arabasını kullanmama izin verir.
Pythagoras' theorem allows you to calculate the length of the hypotenuse of a right triangle.
- Pisagor teoremi bir dik üçgenin hipotenüs uzunluğunu hesaplaman için izin verir.
This security system allows us to trace employees movements anywhere they go.
- Bu güvenlik sistemi çalışanların hareketlerini gittikleri yerde izlemelerine izin verir.
My father won't allow me to keep a dog.
- Babam benim köpek bakmama izin vermez.
You are not allowed to violate the rules.
- Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.
You can drink water, but you can also let it walk.
- Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.
Will you kindly let me have a look at it?
- Lütfen ona bir göz atmama izin verir misin?
He decided that if God didn't exist then everything was permitted.
- Tanrı olmasaydı, o zaman her şeye izin verileceğine karar verdi.
Put out your cigarette. Smoking's not permitted here.
- Sigaranı söndür. Burada sigara içmeye izin verilmez.
I will come, weather permitting.
- Hava izin verirse, gelirim.
You are not allowed to violate the rules.
- Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.
No ambiguities are allowed in a contract.
- Bir sözleşmede belirsizliklere izin verilmez.
If I'd known that it would come to this, I would have never consented.
- İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.
His mother will not consent to his going there alone.
- Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.
My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
Put out your cigarette. Smoking's not permitted here.
- Sigaranı söndür. Burada sigara içmeye izin verilmez.