inclined, ready, consenting

listen to the pronunciation of inclined, ready, consenting
الإنجليزية - التركية

تعريف inclined, ready, consenting في الإنجليزية التركية القاموس.

willing
{s} istekli

Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum. - I assume you are willing to take the risk.

O,o kediye bakmak için istekliydi. - He was willing to care for that cat.

willing
gönüllü

Tom Mary'nin ona gitarını vermek için gönüllü olacağını düşünmüyor. - Tom doesn't think Mary would be willing to lend him her guitar.

Tom bir şey denemek için gönüllü. - Tom is willing to try anything.

willing
gönülden gelen
willing
rıza gösteren
willing
gönlü olmak
willing
içten gelen
willing
{f} iste

Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır. - An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.

O,o kediye bakmak için istekliydi. - He was willing to care for that cat.

willing
istekli hazır
willing
{s} 1. rıza gösteren; istekli; hevesli: He was a very willing accomplice. Suç ortağı olmaya dünden razıydı. She was a willing source of
willing
{s} gönülden
willing
{s} hazır

Tom Mary için neredeyse her şeyi yapmaya hazır. - Tom is willing to do almost anything for Mary.

Eğer yapmamı istiyorsan, sana yardım etmeye hazırım. - I'm willing to help you if you want me to.

willing
willinglyisteyerek
willing
içten
willing
{s} razı

Onu hala bedava yapmaya razıyım. - I'm still willing to do that for free.

Böyle yüksek bir bedel ödemeye razı değilim. - I'm not willing to pay such a high price.

willing
{s} candan
willing
rıza gösteren; istekli; hevesli: He was a very willing accomplice. Suç ortağı olmaya dünden razıydı. She was a willing source of
willing
gönüllülük
الإنجليزية - الإنجليزية
{a} willing