تعريف hide, cover; keep secret في الإنجليزية التركية القاموس.
- conceal
- {f} gizlemek
Suçlu kimliğini gizlemek zorunda kaldı.
-The criminal had to conceal his identity.
Bu cümlenin yazarı söyleyecek bir şeyi olmadığı gerçeğini gizlemek için bir eksik bir girişimdi.
-This was a lame attempt to conceal the fact that the author of this sentence has nothing to say.
- conceal
- {f} saklamak
Bayan Thompson milyoner olduğu gerçeğini saklamak istiyor.
-Mrs. Thompson wants to conceal the fact that she is a millionaire.
- conceal
- {f} örtbas etmek
- conceal
- (Kanun) sükut etmek
- conceal
- kapamak
- conceal
- gizle
Tom hislerini gizlemede çok iyi değildir.
-Tom isn't very good at concealing his feelings.
O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.
-She concealed the fact that she used to be a salesgirl.
- conceal
- gizlenmiş
Tom gizlenmiş bir silah taşıyordu.
-Tom was carrying a concealed weapon.
- conceal
- gizli tutmak
- conceal
- sır tutma
- conceal
- saklama
Bayan Thompson milyoner olduğu gerçeğini saklamak istiyor.
-Mrs. Thompson wants to conceal the fact that she is a millionaire.
- conceal
- in concealment saklı
- conceal
- {f} örtmek
- conceal
- saklanabilir
المصطلحات ذات الصلة
تعريف hide, cover; keep secret في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {f} conceal