hedefi

listen to the pronunciation of hedefi
التركية - الإنجليزية
target
objective of
hedef
target

The arrow fell short of the target. - Ok hedefine varamadı.

Tom's shot missed the target by two feet. - Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı.

hedef
goal

They reached their goal. - Onlar hedefine ulaştı.

Finally, he achieved his goal. - Sonunda hedefine ulaştı.

hedef
(Hukuk) objective

That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve. - Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.

The uprising failed to achieve its objectives. - Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.

hedef
aim

Which college are you aiming for? - Siz hangi üniversiteyi hedefliyorsunuz?

Aim at the target with this gun. - Bu tabanca ile hedefe nişan al.

hedefi aşma
(Gıda) overshoot
hedefi bulmak
get home
hedefi farklı kaydet
(Bilgisayar) save target as
hedefi iyi vuramayan kimse
a poor shot
hedefi on ikiden vurmak
get home
hedefi vuramama
miss
hedefi yakalamak
(Askeri) seizing the objective
hedefi aşırmak
overshoot
hedefi gerçekleştirmek
negociate
hedefi görmeden bombardıman
(Askeri) shoran bombing
hedefi makas içine almak
bracket
hedefi olmadan
aimlessly
hedefi tutturamamak
miss the mark
hedefi tutturmak
reach the target
hedefi tutturmak
achieve the target
hedefi tutturmak (kurşun vb)
reach the target
hedefi tutturmak (kurşun vb)
hit the target
hedefi vuramama
missing a target
hedefi vuramamak
miss the mark
hedefi vurmak
hit the mark
hedefi vurmak
hit target
hedefi yazdır
(Bilgisayar) print target
hedefi şaşırtmak
misdirect
hedefe varma, hedefi vurma
There are objective, target shoot
hedef
destination

As soon as I arrived at the destination, I called him. - Hedefe varır varmaz onu aradım.

Although each person follows a different path, our destinations are the same. - Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.

hedef
{i} object

The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same. - Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.

That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve. - Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.

hedef
intention
hedef
(Bilgisayar) to
hedef
(Ticaret) goals

Goals determine what you are going to be. - Hedefler sizin ne olacağınızı belirler.

After reflecting on my life up to now, I decided that I needed to change my goals. - Şimdiye kadarki hayatımı derinlemesine düşündükten sonra hedeflerimi değiştirmem gerektiğine karar verdim.

asker alma hedefi
(Askeri) recruiting objective
düzeltme tanzim hedefi
(Askeri) registration target
fırsat hedefi
(Askeri) opportunity target
hedef
(Bilgisayar) copy to
hedef
mission

The principal goal of NASA's Juno mission is to understand the origin and evolution of Jupiter. - NASA'nın Juno misyonunun temel hedefi Jüpiterin kökeni ve evrimini anlamaktır.

hedef
(Bilgisayar) dest

The ship proceeded to her destination. - Gemi hedefine doğru ilerledi.

Although each person follows a different path, our destinations are the same. - Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.

hedef
cock-shy
hedef
end

The end justifies the means. - Hedefe giden her yol mübahtır.

Does the end justify the means? - Hedefe giden her yol mubah mıdır?

hedef
point
kalite hedefi
quality objective
kariyer hedefi
career goal
mesleki hedefi
(Bilgisayar) objective
tulum hedefi
(Askeri) towed sleeve target
hedef
{i} bourn
hedef
cause
hedef
mark

Thus, the ethical issue remains: Should cigarette makers be allowed to target global markets? - Bu yüzden, etik sorun devam ediyor: sigara üreticilerine hedef küresel pazarlara izin verilmeli mi?

You're wide of the mark. - Sizin tahmin hedeften uzak.

hedef
to target
Füze/Hava Hedefi Malzeme Programı
(Askeri) Missiles/Air Target Materials Program
arazi hedefi
(Askeri) landscape target
boy hedefi
cock shy
boy hedefi
(deyim) sitting target
harekat hedefi
(Askeri) operating target
hedef
Terminus
hedef
blank
hedef
bourne
hedef
target, mark
hedef
(bomba) home
hedef
Land of Promise
hedef
clout
hedef
cock shy
hedef
target, mark; object, objective, aim, goal, cause erek, amaç, gaye, maksat
hedef
object, aim, goal
hedef
butt
hedef
Promised Land
hedef
(okçuluk) rover
hedef
drift
hedef
animus
kiralık katilin hedefi
hit
krikette hedefi vurarak oyun dışı etmek
stump out
krikette hedefi vurarak oyun dışı etmek
stump
kurs hedefi
(Askeri) course aim
lojistik destek hedefi
(Askeri) requirements objective
papağan şeklindeki ok hedefi
popinjay
proje hedefi
project objective
psikolojik harekat hedefi
(Askeri) psyop objective
roket hedefi
(Askeri) rocket target
uzun mesafe hedefi
(okçuluk) rover
özel ilgi hedefi
(Askeri) special interest target
التركية - التركية

تعريف hedefi في التركية التركية القاموس.

HEDEF
(Osmanlı Dönemi) İri vücudlu adam
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Yüksek, bülend
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Emel. Varılmak istenen gaye
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Bir işe yaramayan, tembel ve uykucu olan. L.R
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Nişan noktası
Hedef
nişane
Hedef
amaç
Hedef
(Osmanlı Dönemi) URZA
Hedef
nişangah
Hedef
(Osmanlı Dönemi) GARAM
hedef
Amaç, gaye, maksat: "Asıl önemlisi devlet büyük hedefler dikmişti; milletin benimsediği, övündüğü hedeflerdi bunlar."- T. Buğra
hedef
Nişan alınacak yer
hedef
Amaç, gaye, maksat
الإنجليزية - التركية

تعريف hedefi في الإنجليزية التركية القاموس.

satış hedefi
sales target

satıcının yıllık satış hedefi %50 arttı.

hedefi
المفضلات