hastalıksız

listen to the pronunciation of hastalıksız
التركية - الإنجليزية
attested
Certified as good, correct, or pure

Atteſted by the holy cloſe of lippes,.

Proven; shown to be true with evidence
Simple past tense and past participle of attest
Of words or languages, proven to have existed by records
{a} witnessed, proved, supported
established as genuine
Supported with testimony
{s} confirmed; verified, proven
Simple past and past participle of to attest
hastalık
disease

He is suffering from an aggravated disease. - O, ağır bir hastalıktan acı çekiyor.

Doctors suggest drugs to fight diseases. - Hastalıklarla mücadele etmek için doktorlar ilaçlar öneriyor.

hastalık
sickness

Sickness kept me from attending the party. - Hastalık partiye katılmamı engelledi.

She is absent because of sickness. - O, hastalıktan dolayı mevcut değil.

hastalık
illness

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

I could not go to the party because of illness. - Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.

hastalık
ailment
hastalık
{i} ill

Illness prevented me from going to school. - Hastalık okula gitmemi engelledi.

I could not go to the party because of illness. - Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.

hastalık
{i} complaint
hastalık
infirmity
Hastalık
(Tıp) morbus
hastalık
malady
hastalık
invalidity
hastalık
lurgy
hastalık
distemper
hastalık
infirm
hastalık
invalidism
hastalık
patho

Tom is a pathological liar. - Tom hastalık düzeyinde bir yalancıdır.

hastalık
fetish
hastalık
mania
hastalık
affliction
hastalık
blight
hastalık
fever

Fever indicates sickness. - Ateş hastalık gösterir.

Spring fever is not a disease. - Bahar yorgunluğu bir hastalık değildir.

hastalık
passion
hastalık
disorder
hastalık
trouble
hastalık
infection
hastalık
murrain
Hastalık
(Tıp) nosema
hastalık
affection
hastalık
bout
Hastalık
(Tıp) mal
Hastalık
medical condition
Hastalık
(Tıp) malum
hastalık
bad blood
hastalık
sickness, illness, disorder, complaint, trouble; disease, malady; addiction, passion
hastalık
sickness, illness; ill health
التركية - التركية

تعريف hastalıksız في التركية التركية القاموس.

Hastalık
(Hukuk) MARAZ
Hastalık
illet
Hastalık
rahatsızlık
Hastalık
(Osmanlı Dönemi) ATEŞ
Hastalık
(Osmanlı Dönemi) DUNE
hastalık
Bitkilerin yapılarında görülen bozukluk
hastalık
Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyoloji görevlerinin bozulması durumu, sayrılık, maraz, esenlik karşıtı
hastalık
Ruh sağlığının bozulması durumu
hastalık
Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyoloji görevlerinin bozulması durumu, sayrılık, maraz, esenlik karşıtı: "Hastalıktan, doktordan oldum bittim korkarım."- H. Taner
hastalık
Aşırı düşkünlük, tutku
hastalıksız
المفضلات