harcamalar

listen to the pronunciation of harcamalar
التركية - الإنجليزية
expenses

Furnishing a new apartment requires large expenses. - Yeni bir daireyi döşemek büyük harcamalar gerektirir.

We must cut down our expenses. - Harcamalarımızı kısmalıyız.

outlay
outgoings
consumptions
exes
(Ticaret) disbursements
expenditures

We explored all possible ways of cutting expenditures. - Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.

They will need to reduce their expenditures. - Onların harcamalarını azaltmaları gerekecek.

outlays
harcama
spending

Tom seems to prefer spending most of his time alone. - Tom zamanının çoğunu yalnız harcamayı tercih ediyor gibi görünüyor.

You should travel while you're young instead of spending time in front of the computer. - Gençken bilgisayarın önünde zaman harcamak yerine seyahat etmelisin.

harcama
expense

I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this. - Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.

Furnishing a new apartment requires large expenses. - Yeni bir daireyi döşemek büyük harcamalar gerektirir.

harcama
expenditure

Expenditures must be reduced. - Harcamalar düşürülmelidir.

They will need to reduce their expenditures. - Onların harcamalarını azaltmaları gerekecek.

harcama
{i} consumption
harca
{f} spending

We reduced our spending during the recession. - Biz durgunluk döneminde harcamayı azalttık.

A lot of people who have up until now been spending money having a good time now need to be more careful with their money. - Şimdiye kadar eğlenerek para harcayan çok sayıda insan şimdi paralarına daha dikkat etmeliler.

harcama
expensing
harcama
expending
harcama
disburse
harcama
wastage
harca
spend

You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth. - Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

She earns more than she spends. - O harcadığından daha fazla para kazanıyor.

harca
{f} spent

McKinley spent three-and-a-half-million dollars. - McKinley, üç buçuk milyon dolar harcadı.

I've spent 500 dollars in one day. - Bir günde 500 dolar harcadım.

harca
pay out
harca
expend

They will need to reduce their expenditures. - Onların harcamalarını azaltmaları gerekecek.

The energy expended in a fight should be saved. - Bir kavgada harcanan enerji tasarruf edilmelidir.

harcama
disbursement
harcama
spend to
beklenmedik harcamalar
(Ticaret) out-of-pocket requirements
cari harcamalar
(Ticaret) nonexhaustive expenditure
cari harcamalar
(Ticaret) recurring expenditure
giderler ve harcamalar
(Kanun) costs and expenses
harca
payout
harcama
outlay
harcama
(Hukuk) disbursement, expenditure
harcama
expenses, outlay, expenditure
harcama
spending; expense, expenditure
harcama
payment
harcama
outgo
küçük harcamalar
incidental
nakit harcamalar
out of pocket expenses
otonom harcamalar
(Ticaret) autonemous spending
zorunlu olmayan harcamalar
discretionary spending
التركية - التركية

تعريف harcamalar في التركية التركية القاموس.

harcama
Bir şey almak için elden çıkarılan para, gider
harcama
Harcamak işi, parayı elden çıkarma, sarf
harcama
(Osmanlı Dönemi) masraf