halen

listen to the pronunciation of halen
التركية - الإنجليزية
currenty
now, presently, at present
currently

Tom is currently attending college. - Tom halen üniversiteye devam ediyor.

I'm not currently planning on doing that. - Halen onu yapmayı planlamıyorum.

now

Even now, we still doubt that he is the real murderer. - Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.

already

Why hasn't Tom already done that? - Tom neden onu halen yapmadı?

How old are you? I'm already 17 years old. - Kaç yaşındasın? Ben halen 17 yaşındayım.

halen çalışmakta
(Bilgisayar) already running
halen daha bekliyorum
i'm still waiting
halen daha umudu olmak
(deyim) hope against hope
halen iktidardaki hükümet
(Hukuk) current government in power
halen karşılanmamış talep
(Askeri) current unfilled demand
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) şu anda, henüz, şimdiki hâlde
Şimdi, şu anda, bugünkü günde
(Osmanlı Dönemi) tavır hareket veya davrânış, durum olarak
halen
المفضلات