hüzün

listen to the pronunciation of hüzün
التركية - الإنجليزية
blues
sadness

Her face reflects disgust and sadness, rather than anger. - Onun yüzü öfkeden daha ziyade tiksinme ve hüzün yansıtıyor.

Your eyes were full of sadness. - Gözlerin hüzün doluydu.

gloom
spleen
doldrums
shadow
sombreness
sadness, gloom, melancholy, sorrow, grief, the blues
dole
dreariness
dolefulness
gloominess
somberness
melancholy
ruefulness
sadness, melancholy
dumps
sorrow

As long as we're together, all the sorrow is nothing but an occasion to become closer. - İkimiz olduktan sonra, bütün bu hüzünler, sıcak bir yakınlaşma için bahanedir.

dejection
sorrowless
sad

Smiling sadly, she began to talk. - O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.

This is such a sad story. - Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.

hüzün çökme
gloom
التركية - التركية
İç kapanıklığı, gönül üzgünlüğü: "Bereket versin bu hüzün uzun sürmez, çabuk dağılır ve kızcağız bir müddet sonra o daimî mağrur hâlini alıverirdi."- H. Taner
İç kapanıklığı, gönül üzgünlüğü