grief, sorrow

listen to the pronunciation of grief, sorrow
الإنجليزية - التركية

تعريف grief, sorrow في الإنجليزية التركية القاموس.

care
{f} önem vermek
care
önemsemek
care
umursamak
care
aldırmak
care
{i} itina

Onu itinayla ambulansa kaldırdılar. - They lifted him carefully into the ambulance.

care
{i} özen

Her zaman çocuklarına özen gösterir. - She always takes care of her children.

Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım. - I gave my carefully prepared speech.

care
{i} aldırış
care
iplemek
care
kaygı

Tom mutlu ve kaygısızdı. - Tom was happy and carefree.

Genç kız kaygısızca kahkaha attı. - The young girl laughed carelessly.

care
istemek
overcome by grief or sorrow
keder veya üzüntü ile üstesinden
care
{i} himaye
care
kaygı/ilgi/koruma/özen
care
(Tıp) İhtimam, bakım
care
{f} merak etmek
care
{i} ilgi

O, babasının ölümünden sonra işle ilgilendi. - He took care of the business after his father's death.

O, yaşlı annesiyle ilgilenir. - She takes care of her old mother.

care
{i} üzüntü

Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar. - Cares and worries were pervasive in her mind.

care
{i} yapılması gereken şey
care
{i} merak

Merak etmeyin. Onunla ilgileneceğim. - Don't worry. I'll take care of that.

Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum. - I wonder if you have ever really cared for me.

care
{f} kafaya takmak
الإنجليزية - الإنجليزية
care

Than Feraunte his cosyn had grete care and cryed full lowde .

grief, sorrow
المفضلات