güçlükler

listen to the pronunciation of güçlükler
التركية - الإنجليزية
difficulties
experience difficulties
güçlük
hassle

We know it's a hassle. - Bunun bir güçlük olduğunu biliyoruz.

Anyone who creates hassle should leave. - Güçlük yaratan biri terk etmeli.

güçlük
difficulty

The old man escaped, but with difficulty. - Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.

She had no difficulty in learning the poem by heart. - O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.

güçlük
hardship
güçlük
difficulty, hardship, trouble, adversity, hassle
güçlük
{i} hurdle
güçlük
suffering
güçlük
rigour
güçlük
fix
güçlük
complication
güçlük
complex
güçlük
knot
güçlük
drawback
güçlük
trouble

I had trouble deciding which brand of dog food to feed my dog. - Köpeğimi hangi marka köpek yiyeceği ile besleyeceğime karar vermede güçlük çekiyorum.

I always have trouble pronouncing that word. - O kelimeyi telaffuz etmede her zaman güçlük yaşıyorum.

güçlük
pitfall
güçlük
entanglement
güçlük
hardness
güçlük
job
güçlük
austerity
güçlük
arduousness
güçlük
tough
güçlük
hassle of
güçlük
adversity

Face adversity with courage. - Güçlüklerle cesaretle yüzleş.

güçlük
complexity
güçlük
stumbling block
güçlük
rub
güçlük
oppression
güçlük
complicacy
güçlük
asperity
güçlük
tieup
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) MESAİB
Güçlük
(Osmanlı Dönemi) ASÂR
Güçlük
(Osmanlı Dönemi) ŞİKL
Güçlük
(Osmanlı Dönemi) EZL
Güçlük
(Osmanlı Dönemi) SAHTİ
güçlük
Ağır ve yorucu emek, zahmet, meşakkat
güçlük
Güç olan bir şeyin niteliği, zorluk
güçlük
Ağır ve yorucu emek, zahmet, meşakkat: "Bir kere güçlük, ev bulmak ve eşya taşımak derdiyle başlar."- B. Felek
güçlük
Engel: "Güçlüklere bir başına da olsa karşı koyan insan, kuvvetli insan olmalı."- O. V. Kanık
güçlük
Engel
güçlükler
المفضلات