farza

listen to the pronunciation of farza
التركية - الإنجليزية
to assume
farz
religious duty
farz
assumption

That was just an assumption. - O sadece bir farzetme.

farz
religious duty; supposition
farz
religious duty required of all Muslims
farz
religious duty; binding duty, obligation; supposition, assumption
farz
something that is supposed
farz
obligation
farz
conjecture
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Diyelim ki, farzedelim ki, öyle kabul edelim ki, ola ki
FARZ
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi delmek, gedik açmak
FARZ
(Osmanlı Dönemi) Fık: Din hususunda icrası vâcib, terki mâsiyet olan Hükm-ü İlâhî. Kur'an-ı Kerim veya Hadis-i Şerifle sâbit olan Cenab-ı Hakk'ın kat'i emri: Şirk koşmamak, iman etmek, namaz kılmak, yalan söylememek gibi
FARZ
(Osmanlı Dönemi) Bir dâvaya mevzu ve rükün kılınan husus
FARZ
(Osmanlı Dönemi) Addetmek, saymak, tutmak
FARZ
(Osmanlı Dönemi) Takdir veya beyan eylemek
FARZ
(Osmanlı Dönemi) Bir kimseyi bir vazifeye tayin etmek veya maaş bağlamak. Bir kimsenin kendi nefsine âid iken başkasına hibe ettiği muayyen bir şey. (Bunun zıddı "karz"dır.)
Farz
(Osmanlı Dönemi) SARF
farz
Yapmak zorunda kalınan şey, boyun borcu
farz
Müslümanlıkta, özür olmadıkça yapılması zorunlu, yapılmaması günah sayılan ibadet
farz
Yapılması zorunlu olan
farza
المفضلات