fanatik

listen to the pronunciation of fanatik
التركية - الإنجليزية
zealot
Fanatic

They are fanatical in their beliefs. - Onlar inançlarında fanatik.

Tom was a desperate fanatic. - Tom umutsuz bir fanatikti.

rooter
roaring
fanatical

She was very fanatical about religion. - O, din hakkında çok fanatikti.

They are fanatical in their beliefs. - Onlar inançlarında fanatik.

red hot
fanatic, bigoted, zealot
devotee
rabid
energumen
bigoted
fanatically
redhot
fanatik kimse
fanatic
التركية - التركية
Bir kimseye veya bir şeye aşırı düşkünlük ve tutkuyla bağlı olan (kimse), mutaassıp, bağnaz
Bir kimseye veya bir şeye aşırı düşkünlük ve tutkuyla bağlı olan (kimse), mutaassıp, bağnaz: "Kendine fanatik tutkunluk duyan insana göre, dünyanın ekseni kendisidir."- H. Taner
FANATİK
(Osmanlı Dönemi) Fr. Bir dinin veya mezhebin çok aşırı taraftarı olan
fanatik
المفضلات