Don't be so critical.
- Bu kadar eleştirici olmayın.
Don't be so critical.
- Bu kadar eleştirici olmayın.
The boss tortured the workers with his criticism.
- Patron eleştirisiyle işçilere işkence yaptı.
I feel resentment against your unwarranted criticism.
- Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.
The Boston Globe gave the film an unfavorable review.
- Boston Globe filme olumsuz eleştiri verdi.
The New York Times reviews her gallery all the time.
- The New York Times onun galerisini her zaman eleştirir.
Don't knock Tom. He's doing his best.
- Tom'u eleştirip durma. Elinden gelenin en iyisini yapıyor.
Critics do not solve the crisis.
- Eleştiriler krizi çözmez.
I will not tolerate critiques.
- Ben eleştirilere tahammül etmeyeceğim.
Her critique was totally inappropriate.
- Onun eleştirisi tamamen uygunsuzdu.
O daima diğer insanları tenkit eder.
- O sürekli diğer insanları eleştirir.