dağlı

listen to the pronunciation of dağlı
التركية - الإنجليزية
mountaineer
anguished, very hurt, very sad
mountainous

I used to live in a mountainous area. - Eskiden dağlık bir bölgede yaşıyordum.

The capital of Ecuador is Quito, in the mountainous province of Pichincha. - Ekvator'un başkenti Pichincha'nın dağlık ilinde, Quito'dur.

backwoodsman
branded
cauterized
mountaineer, highlander; rough, harsh, coarse
mountainy
hillman
harsh
rough
dağ
mountain

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

Mt. Fuji is Japan's tallest mountain. - Fuji Dağı Japonya'nın en yüksek dağıdır.

dağlı kimse
Highlander
dağ
{i} mount

Mount Everest is the world's highest peak. - Everest dağı dünyanın en yüksek tepesidir.

We'd like to climb that mountain. - Biz şu dağa tırmanmak istiyoruz.

dağ
mark
dağ
med. sear (produced by cauterization)
dağ
grief, anguish
dağ
mountain; heap, mound
dağ
brand (made by a hot iron)
dağ
montane
dağ
mons

A monster lay on a rock near the top of the mountain. - Bir canavar dağın zirvesine yakın bir kayanın üzerinde yatıyordu.

A huge monster is coming down the mountain. - Kocaman bir canavar dağdan aşağıya iniyor.

dağ
brand
التركية - التركية
Dağlanmış olan
Dağlanmış olan: "Yaralılara su ne ise, yüreği dağlı Müslümanlara da varlığın odur."- R. E. Ünaydın
Kaba saba, görgüsüz
Kaba saba, görgüsüz: "Batıl itikatlara inanmış, dağlı, cahil bir kızcağızdı."- R. H. Karay
Dağlık bölge halkından olan
Dağlık bölge halkından olan: "Bu tuzak dağlıların çok zoruna gitti."- Y. Kemal
Dağa ait
(Osmanlı Dönemi) KUHÎ
Dağ
(Osmanlı Dönemi) SÜDD
Dağ
(Osmanlı Dönemi) NAIT
Dağ
kuh
Dağ
(Hukuk) CEBEL
Dağ
(Osmanlı Dönemi) TUR
dağ
Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan. İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümünde kızgın bir araçla yapılan yanık
dağ
Büyük üzüntü, acı
dağ
İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümünde kızgın bir araçla yapılan yanık
dağ
Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümlerine verilen ad
dağ
Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan
dağ
Büyük üzüntü, acı: "Dağda bağın var, yüreğinde dağın var."- Atasözü
dağlı
المفضلات