Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
Two people think of her as their daughter.
- İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.
What do you think of the original plan?
- Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
She put down her thoughts on paper.
- Düşüncelerini kağıda döktü.
Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.
- Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.
Tom pondered his next move.
- Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.
She pondered the question for a while.
- Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
Tom was probably pondering something.
- Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
- Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
- Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
When I contemplate the sea, I feel calm.
- Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.
Do you believe that elephants can contemplate life after death?
- Fillerin ölümden sonra hayat düşünebileceklerine inanıyor musunuz?
Tom used to meditate every morning.
- Tom her sabah düşünüp taşınırdı.
I'm trying to meditate.
- Düşünmeye çalışıyorum.
The jury deliberated for three days.
- Jüri üç gün boyunca düşündü.
Do you think that was deliberate?
- Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?
With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas.
- Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.
Tom thought it would be a good idea to see a doctor.
- Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.
His suggestion is worth considering.
- Onun önerisi düşünmeye değer.
It is worthwhile considering what it is that makes people happy.
- İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.
Have you ever considered majoring in economics at college?
- Üniversitede iktisat bölümünde uzmanlaşmayı hiç düşündünüz mü?
Tom considered changing his job.
- Tom işini değiştirmeyi düşündü.