carried, brought, supported, paid

listen to the pronunciation of carried, brought, supported, paid
الإنجليزية - التركية

تعريف carried, brought, supported, paid في الإنجليزية التركية القاموس.

born
doğmak

Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir. - Be born, get married, and die; always bring money.

Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu. - The man was ashamed of being born poor.

born
{s} doğum

Benim doğum günüm 12 Haziran. Magdalena, benimle aynı günde ve yılda doğdu. - My birthday is June 12. Magdalena was born on the same day and year as me.

Şubat ayında doğanlar diğer aylarda doğanlardan ayın daha yüksek yüzdesini doğum günlerini kutlayarak harcarlar. - People born in February get to spend a higher percentage of the month celebrating their birthdays than those born in other months.

born
{s} doğuştan: a born preacher doğuştan vaiz
born
doğma

Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu. - The man was ashamed of being born poor.

Babam, ben doğmadan önce öldü. - My dad died before I was born.

born
gözlerini açmak
born
kökenden
born
doğmuş

O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi. - She wished she had been born twenty years earlier.

Japonya'da doğmuş olmayı tercih ederdim. - I would rather have been born in Japan.

born
dünyaya gelmek
born
doğuştan

Tom doğuştan liderdir. - Tom is a born leader.

Tom doğuştan kör değildi. - Tom was not born blind.

الإنجليزية - الإنجليزية
{a} born