but varying for different articles and in different countries

listen to the pronunciation of but varying for different articles and in different countries
الإنجليزية - التركية

تعريف but varying for different articles and in different countries في الإنجليزية التركية القاموس.

last
son

Son olarak o Amerika'ya gitti. - Lastly, she went to America.

Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim. - The last time I went to China, I visited Shanghai.

last
{f} sürmek

Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi. - Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.

last
{s} geçen

O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı. - He began to work for that company last year.

Bu, bizim geçen sene kaldığımız oteldir. - This is the hotel where we stayed last year.

last
{f} dayanmak
last
bitmemek
last
son olarak

Tom son olarak vardı. - Tom was the last to arrive.

Son olarak ailemle birlikte Disneyland'a gittiğimden beri uzun zaman oldu. - It has been so long since I last went to Disneyland with my family.

last
herkesten sonra
last
en son

Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim. - The last time I went to China, I visited Shanghai.

En sonunda hatasını anladı. - At last, he realized his error.

last
herşeyden sonra
last
{f} sür

Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim. - I had my driver's license renewed last month.

Konuşma otuz dakika sürdü. - The speech lasted thirty minutes.

last
{i} ölüm

Dün gece babam huzurlu bir ölümle öldü. - My father died a peaceful death last night.

Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır. - When only death remains, the last resort is to beg for food.

last
en sonra
last
{i} kundura kalıbı
last
sonuncu olarak
last
(zarf) son, sonunda, sonuç olarak, son kez, son olarak
last
en nihayet
last
gayet
last
son kez

Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı. - I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.

Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez. - I'll lend you money, but mind you, this is the last time.

last
son mudafaa
الإنجليزية - الإنجليزية
last
but varying for different articles and in different countries

    الواصلة

    but va·ry·ing for dif·fer·ent articles and in dif·fer·ent countries

    التركية النطق

    bʌt veriîng fôr dîfrınt ärtıkılz ınd în dîfrınt kʌntriz

    النطق

    /ˈbət ˈverēəɴɢ ˈfôr ˈdəfrənt ˈärtəkəlz ənd ən ˈdəfrənt ˈkəntrēz/ /ˈbʌt ˈvɛriːɪŋ ˈfɔːr ˈdɪfrənt ˈɑːrtəkəlz ənd ɪn ˈdɪfrənt ˈkʌntriːz/
المفضلات