bir parça

listen to the pronunciation of bir parça
التركية - الإنجليزية
a little

Have a little of this cake. - Pastadan bir parça al.

Please turn up the AC a little bit. - Lütfen AC'yi bir parça aç.

somewhat

The air feels somewhat cold this morning. - Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.

slightly, a bit, a modicum of, ounce of sth
{i} piece

He brought me a piece of information. - Bana bir parça bilgi getirdi.

I tried a piece of cake and it was delicious. - Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.

{s} faint
a bit

Tom brushed a bit of dirt off of his hat. - Tom şapkasındaki bir parça kiri fırçaladı.

Tom hasn't changed a bit since college. - Tom üniversiteden beri bir parça değişmedi.

a bar of
slightly
a little bit

But, I don't eat even a little bit of meat. - Fakat ben bir parça et bile yemiyorum.

I think we've learned a little bit from Tom. - Sanırım Tom'dan bir parça öğrendik.

a bit of a
modicum
a piece
a piece of

I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen. - Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.

He brought me a piece of information. - Bana bir parça bilgi getirdi.

{s} some

The air feels somewhat cold this morning. - Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.

Tom is something of a musician. - Tom bir parça müzisyen.

something of
{i} dose
{i} soupcon
{i} ounce

It's clear Tom doesn't have an ounce of humanity. - Tom'un bir parça insanlığının olmadığı açık.

{i} element

Persian Gulf is an element of historical identity of Iranian People. - İran körfezi, İran halkındaki tarihsel kimliğin bir parçasıdır.

{i} dollop
{i} dosage
thought

I thought I was part of the problem. - Sorunun bir parçası olduğumu düşündüm.

bir parça görünmek
peer
bir parça umut
faint hope
bir kısmı, bir parça, bir bölüm
part, a part of a section
iki parça bir takım
two piece suit
melodinin bir bölümünü oluşturan kısa parça
phrase
üç parça bir takım
three piece suit
التركية - التركية
Biraz, azıcık, çok az
bir parça
المفضلات