الإنجليزية - التركية
تعريف belonging to the navy في الإنجليزية التركية القاموس.
- navy
- lacivert
- navy
- kazma makinesi
- navy
- bahriye
- navy
- donanma
Amerika Birleşik Devletleri donanması, savaş için hazır değildi.
-The United States navy was not ready for war.
Donanmanın denize gitmesi emredildi.
-The navy was ordered to go to sea.
- navy
- {i} deniz filosu
- navy
- {i} deniz kuvvetleri
İlk kez, Japon Deniz Kuvvetleri yenilmişti.
-For the first time, the Japanese Navy had been defeated.
Mary koleji bitirdikten sonra deniz kuvvetlerine katıldı.
-Mary joined the navy after finishing college.
- navy
- devletin gemi kuvveti
- navy
- (Askeri) DENİZ KUVVETLERİ: Bak. "United States Navy"
- navy
- navy bean küçük kuru fasulye
- navy
- koyu mavi
- navy
- deniz kuvvetler
Pilota deniz kuvvetleri helikopterini uçurttular.
-They made the pilot fly the Navy helicopter.
İlk kez, Japon Deniz Kuvvetleri yenilmişti.
-For the first time, the Japanese Navy had been defeated.
- navy
- navy yard harp gemileri tersanesi
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف belonging to the navy في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- navy
belonging to the navy
الواصلة
be·long·ing to the na·vyالتركية النطق
bîlôngîng tı dhi neyviالنطق
/bəˈlôɴɢəɴɢ tə ᴛʜē ˈnāvē/ /bɪˈlɔːŋɪŋ tə ðiː ˈneɪviː/
Resimler
السابق
المفضلات