bağlan

listen to the pronunciation of bağlan
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) link to

Would you be able to write down the link to the site? - Siteye bağlantı yazabilir misiniz?

I'll give you the link to the website. - İnternet sitesi için sana bağlantı vereceğim.

(Bilgisayar) connection to
(Bilgisayar) link

The events were closely linked. - Olaylar yakından bağlantılı idi.

It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism. - ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.

(Bilgisayar) connect to

I connect to the Internet almost every day. - Ben hemen hemen her gün internet'e bağlanırım.

How do I connect to your Wi-Fi? - Senin Wi-Fi'yına nasıl bağlanırım?

(Bilgisayar) port
{f} connected

Have you ever connected to the Internet? - Hiç internete bağlandın mı?

Languages that would have never found themselves together in a traditional system, can be connected in Tatoeba. - Kendilerini geleneksel bir sistem içinde asla birlikte bulmamış olan diller Tatoeba'da bağlanabilirler.

turn upon
{f} binding
{f} bound

The thief was bound hand and foot. - Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.

The hostages were bound and gagged. - Rehineler bağlandı ve ağızları kapatıldı.

connect

Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes. - Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.

You should cut off your connections with that group. - O grupla bağlantıları kesmelisin.

adhere to
tie up
bağla
(Bilgisayar) anchor
bağla
binding

It's not legally binding. - O yasal olarak bağlayıcı değil.

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

bağla
(Bilgisayar) link to

Would you be able to write down the link to the site? - Siteye bağlantı yazabilir misiniz?

I'll send you the link to my website. - Sana web sitem için bağlantı göndereceğim.

bağla
{f} tether
farklı bağlan
(Bilgisayar) attach as
farklı bağlan
(Bilgisayar) connect as
bağla
ascribe to
bağla
{f} rope

Tom was tied with a yellow nylon rope. - Tom sarı renkli naylon bir iple bağlandı.

Tom tied the rope around his waist. - Tom ipi beline bağladı.

bağla
{f} tied

Mother tied up three pencils with a piece of string. - Annem bir parça ip ile üç kurşun kalemi bağladı.

Tom wrapped the package and tied it with strings. - Tom paketi sardı ve iplerle bağladı.

bağla
plumb in
bağla
{f} linked

Our hearts are linked. - Kalplerimiz bağlantılıydı.

These sentences are not directly linked. - Bu cümleler doğrudan doğruya bağlantılı değildir.

bağla
{f} fastening
bağla
tie up

Tom is going to want to tie up some loose ends. - Tom bazı yarım kalmış işleri bağlayacak.

bağla
{f} attaching
bağla
{f} link

Tom linked to my website from his blog. - Tom bloğundan benim siteme bağlandı.

The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet. - Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.

bağla
buckle up
bağla
{f} fastened

He fastened the horse's pack with a rope. - O, atın yükünü iple bağladı.

Tom fastened his seat belt. - Tom emniyet kemerini bağladı.

bağla
{f} lace

Tom tied his shoe laces. - Tom ayakkabı bağlarını bağladı.

Mary laced up her boots. - Mary çizmelerini bağladı.

bağla
{f} connecting

I'm not connecting your computers. - Ben senin bilgisayarlarını bağlamıyorum.

Tom is connecting his phone to the Internet. - Tom internete telefonuyla bağlanıyor.

bağla
bind

It's not legally binding. - O yasal olarak bağlayıcı değil.

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

bağla
do up
bağla
{f} cord

A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord. - Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır.

He connected the cord to the machine. - O, kordonu makineye bağladı.

bağla
ascribe

We ascribe his success to hard work. - Onun başarısını sıkı çalışmaya bağladık.

bağla
{f} strapping
bağla
fasten

Please fasten your seat belt. - Lütfen emniyet kemerinizi bağlayın.

She advised him to fasten his seat belt. - O ona emniyet kemerini bağlamasını tavsiye etti.

bağla
{f} attached

Mary attached Tom's mittens to his coat. - Mary Tom'un eldivenlerini ceketine bağladı.

Tom attached some twine to the kite. - Tom uçurtmaya biraz ip bağladı.

bağla
{f} strap
bağla
{f} tie

That child could barely manage to tie his shoes. - O çocuk ayakkabılarını güçlükle bağlayabildi.

I can't tie a very good knot. - Ben çok iyi bir fiyonk bağlayamam.

bağla
hook up
bağla
{f} bond

You can't destroy the precious bond between mother and child. - Anne ve çocuk arasındaki değerli bağları yok edemezsiniz.

bağla
{f} taping
bağla
attach

The driver is deeply attached to his old car. - Sürücü eski arabasına derinden bağlandı.

Tom attached the string to the kite. - Tom ipi uçurtmaya bağladı.

bağla
ascribe to be
bağla
attach to
bağla
ligate
bağla
{f} coupling
bağla
{f} secured
bağla
corded
bağla
bonded
bağla
{f} secure

Tom knotted the rope securely. - Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.

Please make sure that your seat belt is securely fastened. - Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.

bağla
bonding
bağla
belay
bağla
ascribeto
bağla
plumbin
bağla
doup
burada ağa bağlan
(Bilgisayar) map network here
el ile bağlan
(Bilgisayar) log on manually
التركية - التركية
Kızıl renkli bir su kuşu
bağla
Değirmen çarkını franleyen ağaç
bağla
Su hendi tıkaçı
bağlan
المفضلات