Ann has just finished writing her report.
- Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.
- Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.
Paul telephoned just now.
- Paul az önce telefon etti.
It began raining just now.
- Az önce yağmur yağmaya başladı.
I have only just arrived.
- Sadece az önce geldim.
We've only just begun.
- Sadece az önce başladık.