aydınlatılan

listen to the pronunciation of aydınlatılan
التركية - الإنجليزية
illuminated
Simple past tense and past participle of illuminate
past of illuminate
{s} lit up, brightened; elucidated, explained; adorned, decorated, illustrated
provided with artificial light; "illuminated advertising"; "looked up at the lighted windows"; "a brightly lit room"; "a well-lighted stairwell
Something that is illuminated is lit up, usually by electric lighting. an illuminated sign
decorated and illustrated
aydınlat
clarify
aydınlat
enlighten

Any society not enlightened by philosophers is fooled by quacks. - Filozoflar tarafından aydınlatılmamış bir toplum şarlatanlar tarafından aptal yerine konulurlar.

Television enlightens the viewers as well as entertains them. - Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.

aydınlat
{f} illuminated

The old office was less illuminated. - Eski ofis daha az aydınlatılmıştı.

The room was illuminated with red lights. - Oda kırmızı ışıklarla aydınlatıldı.

aydınlat
illuminate

The square was illuminated by bright lights. - Meydan parlak ışıklarla aydınlatıldı.

Thousands of candles illuminated the church during the ceremony. - Ayin sırasında binlerce mum kiliseyi aydınlattı.

aydınlat
{f} lighting

There's lighting right now. - Şu anda aydınlatma var.

I hate fluorescent lighting. - Floresan aydınlatmadan nefret ediyorum.

aydınlat
light up

If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky? - Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?

aydınlat
clarificate
aydınlat
irradiate
aydınlat
{f} clarifying
aydınlat
clear up
aydınlat
{f} enlightening

France gave the United States the statue of Liberty Enlightening the World. - Fransa Dünya'yı Aydınlatan Özgürlük heykelini Amerika Birleşik Devletleri'ne hediye etti.

Enlightening the people is very easy. - İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.

aydınlat
{f} lightening
aydınlat
{f} illuminating

When I heard my teacher's illuminating explanation, it was as though I suddenly saw the light. - Ben öğretmenimin aydınlatıcı açıklamasını duyduğumda aniden ışık gördüm gibi oldu.

Their comments were illuminating. - Onların yorumları aydınlatıcıydı.

aydınlat
cast light
aydınlat
enlightened

Any society not enlightened by philosophers is fooled by quacks. - Filozoflar tarafından aydınlatılmamış bir toplum şarlatanlar tarafından aptal yerine konulurlar.

aydınlat
catechize
aydınlat
clarified
aydınlat
undeceive
aydınlat
illumine
aydınlatılan
المفضلات