arkalık

listen to the pronunciation of arkalık
التركية - الإنجليزية
{i} back
back; porter's saddle, hod
back (of a chair, seat, etc.)
backing
backrest
a sleeveless jacket
stout, padded frame (used by a porter to support the load on his back)
back rest
carrier (of a bicycle)
backboard
back board
(Otomotiv) back up pad
rear casing
arka
back

I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril. - Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.

I am told he has a broad back. - Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.

arka
rear

Tom noticed a police car in the rear-view mirror. - Tom arka dikiz aynasında bir polis arabası fark etti.

The hijackers moved to the rear of the plane. - Korsanlar uçağın arkasına ilerledi.

arka
{s} stern
arka
{i} backing
arka
posterior
arka
friend at court
arka
{s} tail

The tail at the rear of the plane provides stability. - Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.

Your right taillight is busted. - Sağ arka lamban patlamış.

arka
behind

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

The garden is behind the house. - Bahçe evin arkasında.

arka
buttock
arka
(Tıp) superior

Sami felt a little bit superior to his friends. - Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.

arka
back board
arka
end

Applaud, friends, the comedy has ended. - Alkışlıyoruz, arkadaşlar, komedi sona erdi.

I've decided to end our friendship. - Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.

arka
backside
arka
contuniation
arka
back-up
arka
dorsal
arka
the reverse
arka
aft

Tomorrow I’ll go out with friends after having lunch. - Yarın öğle yemeğinden sonra arkadaşlarla birlikte dışarı çıkacağız.

I've been to Osaka to ask after my sick friend. - Hasta arkadaşımın hatırını sormak için Osaka'ya gittim.

arka
hind

A friend of mine can speak Hindi fluently. - Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.

Kangaroos have two small forepaws and two large, strong hind paws. - Kanguruların iki küçük ön pençesi ve iki büyük, güçlü arka pençeleri vardır.

arka
tailback
arka
upholder
arka
rear of
arka
on back
arka
back side
arka
on the back of
arka
on the back
arka
rump, buttocks, fanny
arka
dorso
arka
backer
arka
a back load (of something)
arka
back part, rear, back side, reverse
arka
rearward; stern
arka
situated in the tail or rear section
arka
support

I have a lot of friends to support me mentally. - Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.

His girlfriend was not supportive. - Onun kız arkadaşı destekleyici değildi.

arka
back, rear; the reverse (side); continuation, sequel; support, back-up, backing; supporter, backer; backside, buttocks, behind; back; reverse; hind; posterior
arka
hind, back, posterior
arka
dors
arka
powerful friend, backer, supporter; pull, influence
arka
the space behind or beyond
arka
sequel, the remaining part
arka
backing; continuation; breech; supporter
arka
{i} small

We have a small backyard. - Bizim küçük bir arka bahçemiz var.

A woman friend of ours took a trip to a small town last week. - Bizim bir bayan arkadaşımız, geçen hafta küçük bir kasabaya bir seyahat yaptı.

arka
reverse
arka
rearward
arka
{i} breech
arka
{i} continuation
arka
{i} supporter

Your father's friends aren't his only supporters. - Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.

He has a wealthy supporter behind him. - Arkasında zengin bir destekleyicisi var.

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف arkalık في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

arka
sun, light; the Vedic hymn
arka
Essence, liquor, arrack
arka
'Arka' is one of the names of the deity of the sun, which is associated with the fire principle (tej) and the sense of sight (vision)
التركية - التركية
Hamal semeri
Sırt dayamaya yarayan yer
Sırtında yük taşıyan hamalların, yük taşırken kullandıkları arka yastığı, semer, arkalıç
Ev içinde giyilen kolsuz, kalınca bir tür kısa hırka
Hamalların yük taşırken kullandıkları arka yastığı
arkalıç
arka
eğin
ARKA
(Osmanlı Dönemi) Duvar içinde kerpiç ve taş arasına konulan ağaç
ARKA
(Osmanlı Dönemi) Çadıra diktikleri direk
Arka
peş
Arka
dal
Arka
mabat
Arka
akab
Arka
zahr
arka
Geçmiş, geride kalmış zaman
arka
Otururken sırtın dayandığıyer
arka
Koruyucu, kayırıcı, iltimasçı, piston: "Memur olmak için büyük bir arka gerek."- H. R. Gürpınar
arka
Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi
arka
Otururken sırtın dayandığı yer: "Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu."- T. Buğra. İnsanın vücudu, bedeni: "Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı."- R. H. Karay
arka
Otururken sırtın dayandığı yer
arka
Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı
arka
Art, peş
arka
Geçmiş, geride kalmış zaman: "Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti."- Y. K. Beyatlı
arka
Geri kalan bölüm, kısım
arka
Koruyucu, kayırıcı, iltimasçı, piston
arka
Geri kalan bölüm
arka
İnsanın vücudu, bedeni
arka
Arkada olan, arkada bulunan
arka
Mermer işletmeciliğinde taşın yüzüne paralel olan geri taraf
arkâ
(Osmanlı Dönemi) half
arkalık
المفضلات