anlaşmazlıkta

listen to the pronunciation of anlaşmazlıkta
التركية - الإنجليزية
in disagreement
anlaşmazlık
conflict

There is a great conflict between religion and science. - Din ve bilim arasında büyük bir anlaşmazlık vardır.

Every day many human lives were lost there in political conflicts. - Orada siyasi anlaşmazlıklarda her gün birçok insan hayatını kaybetti.

anlaşmazlık
{i} disagreement

What do you do when you have a financial disagreement in your family? - Ailende bir mali anlaşmazlık olduğu zaman ne yaparsın?

The disagreement between the union and management could lead to a strike. - Sendika ve yönetim arasındaki anlaşmazlık bir greve yol açabilir.

anlaşmazlık
controversy

There was a controversy about the location of the new school. - Yeni okulun yeri ile ilgili anlaşmazlık vardı.

anlaşmazlık
friction
anlaşmazlık
(Hukuk) dispute

After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise. - Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.

Industrial disputes are still a problem. - Endüstriyel anlaşmazlıklar hala bir sorundur.

anlaşmazlık
run in
anlaşmazlık
ambiguity
anlaşmazlık
{i} strife
anlaşmazlık
quarrel
anlaşmazlık
dissent
anlaşmazlık
rift

A deep rift opened up between them. - Onlar arasında derin bir anlaşmazlık açıldı.

anlaşmazlık
nonviolent
anlaşmazlık
(Ticaret) disputes

I am writing a thesis about international disputes after World War II. - II. Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası anlaşmazlıklar hakkında bir tez yazıyorum.

I would like you to stop personalizing disputes. - Kişiselleşen anlaşmazlıkları durdurmanı istiyorum.

anlaşmazlık
holdout
anlaşmazlık
discrepancy
anlaşmazlık
difference
anlaşmazlık
variance
anlaşmazlık
disaccord
anlaşmazlık
argument
anlaşmazlık
discord

There's been a lot of discord in the office lately. - Son zamanlarda ofiste birçok anlaşmazlık oldu.

anlaşmazlık
dissension
anlaşmazlık
altercation
anlaşmazlık
dissidence
anlaşmazlık
potential difference
anlaşmazlık
disagreement, incompatibility
anlaşmazlık
mix up
anlaşmazlık
division; embroilment
anlaşmazlık
incompatiblity
anlaşmazlık
disagreement, misunderstanding, conflict, dispute, discord, difference, friction
anlaşmazlık
discordance
anlaşmazlık
disunion
anlaşmazlık
odds

After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again. - Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

He is always at odds with his boss. - O her zaman patronuyla anlaşmazlık içinde.

anlaşmazlık
fight
anlaşmazlık
divided counsel
anlaşmazlık
imbroglio
anlaşmazlık
disunity
anlaşmazlık
{i} embroilment
anlaşmazlık
misunderstand
anlaşmazlık
mixup
anlaşmazlık
{i} misunderstanding
anlaşmazlık
embroil
anlaşmazlık
incompatibility
anlaşmazlık
{i} division
التركية - التركية

تعريف anlaşmazlıkta في التركية التركية القاموس.

anlaşmazlık
İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilâf
anlaşmazlık
İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilaf: "Mustafa yedi yaşına basınca ana baba arasında anlaşmazlık kalmadı."- R. H. Karay
anlaşmazlıkta
المفضلات