aldatılmamış

listen to the pronunciation of aldatılmamış
التركية - الإنجليزية
undeceived
{a} set right, not cheated
past of undeceive
aldat
deceive

Thousands of people were deceived by the advertisement. - Binlerce insan, reklam yüzünden aldatıldı.

What bugged me most was having been deceived. - Beni en çok kızdıran aldatılmış olmamdı.

aldat
{f} beguiled
aldat
palter
aldat
{f} hoax

I believe that it's all a hoax. - Bütün bunların bir aldatmaca olduğuna inanıyorum.

You're the victim of a hoax. - Sen bir aldatmaca kurbanısın.

aldat
cheat on

Are you telling me that it's completely normal to cheat on my wife? - Bana karımı aldatmanın tamamen normal olduğunu mu söylüyorsun?

If you cheat on me again, I definitely won't forgive you. - Beni bir daha aldatırsan seni kesinlikle affetmeyeceğim.

aldat
finagle
aldat
inveigle
aldat
befool
aldat
{f} deluding

Oh! I'm not deluding myself! - Hay! Kendimi aldatmıyorum.

aldat
{f} spoof
aldat
{f} befooling
aldat
{f} cheat

The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them. - Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.

I just found out that my wife cheated on me. - Az önce karımın beni aldattığını öğrendim.

aldat
{f} dupe
aldat
{f} paltering
aldat
delude
aldat
{f} trick

I shouldn't have tricked you. - Seni aldatmamalıydım.

He realized that the visitors had tricked him. - Ziyaretçilerin, kendisini aldattığının farkına vardı.

aldat
{f} beguiling
aldat
{f} cheating

Tom won't ever be able to forgive Mary for cheating on him. - Tom onu aldattığı için asla Mary'yi affedemeyecek.

Tom began to suspect that Mary was cheating on him. - Tom Mary'nin onu aldattığından şüphelenmeye başladı.

aldat
defraud
aldat
hoodwink

How could I hoodwink him? - Onu nasıl aldatabilirim?

aldat
humbug
aldatılmamış
المفضلات