تعريف a whole lot في الإنجليزية التركية القاموس.
- dünya kadar
- a lot
- çok fazla
Geçen yıl yaklaşık bu zaman çok fazla kar vardı.
- We had a lot of snow about this time last year.
Kelebekler hakkında çok fazla şey biliyor.
- He knows a lot about butterflies.
- a lot
- birçok
Yolda birçok hayvan gördü.
- He saw a lot of animals on the road.
354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.
- Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.
- a lot
- çok
O okulunu çok seviyor.
- She likes her school a lot.
Onun ne de çok kitabı var!
- What a lot of books he has!
- a lot
- buram buram
- a lot
- fena
- a lot
- hayli
Bir hayli mücevher satın aldın.
- You bought a lot of jewels.
Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi?
- You have a lot of experience in computers, don't you?
- a lot
- fena halde
- a lot
- şiddetle
- a lot
- pek
Sel pek çok zarara neden oldu.
- The flood caused a lot of damage.
Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.
- This dictionary contains a lot of information.
- a whole lot of
- (Konuşma Dili) pek çok
Bu pek çok anlam ifade etmiyor.
- This doesn't make a whole lot of sense.
Benim pek çok fikirlerim var.
- I have a whole lot of ideas.
- a lot
- bir yığın
- a lot
- çok: They like her a lot. Ondan çok hoşlanıyorlar. She´s a lot better. O çok daha iyi
- a lot
- alote
- a whole lot of
- k. dili pek çok: A whole lot of people don´t approve of this. Pek çok kişi bunu hoş görmüyor
- a lot
- bir sürü
Japonya'da bir sürü güzel mekân var.
- There are a lot of beautiful places in Japan.
Kawasaki'de bir sürü fabrika var.
- There are a lot of factories in Kawasaki.
