Benim kameranın görüntüsü bozuk.
- My camera's display is defective.
Bazı hastalıklara kusurlu bir gen tarafından sebep olunmaktadır.
- Some diseases are caused by a defective gene.
Şirket, kusurlu ürünleri geri çağırdı.
- The company recalled the defective products.
Arızalı TV yi yenisiyle değiştirdiler.
- They replaced the defective TV with a new one.