Try rewarding yourself and not relying on others for reward.
- Kendinizi ödüllendirmeyi deneyin ve ödül için başkalarına güvenmeyi denemeyin.
It's a very rewarding feeling.
- Bu çok ödüllendirici bir duygu.
On her ninety sixth birthday, Caroline Herschel was awarded the King of Prussia's Gold Medal of Science for her life long achievements.
- Caroline Herschel 96. doğum gününde, yaşam boyu başarıları nedeniyle Prusya Kralı'nın Bilim Altın Madalyasıyla ödüllendirildi
The school awarded Mary a prize.
- Okul Mary'yi bir ödülle ödüllendirdi.
Tom's efforts were rewarded.
- Tom'un çabaları ödüllendirildi.
Your effort will be rewarded in the long run.
- Çabanız uzun vadede ödüllendirilecektir.
He got a prize for winning the competition.
- O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
She won first prize in the exhibition.
- İlk ödülünü sergide kazandı.
Nick is by no means satisfied with the reward.
- Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
You shall have a reward.
- Siz bir ödül alacaksınız.
Since 1990, eleven female students received the award.
- 1990'dan beri, on bir bayan öğrenci ödülü aldı.
Since 1990, eleven female students received the award.
- 1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.
It's a very rewarding feeling.
- Bu çok ödüllendirici bir duygu.
Life does not repeat its gifts.
- Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.
Tom reluctantly accepted the gift.
- Tom ödülü isteksizce kabul etti.