ödüllendir

listen to the pronunciation of ödüllendir
التركية - الإنجليزية
{f} awerded
{f} rewarding

Try rewarding yourself and not relying on others for reward. - Kendinizi ödüllendirmeyi deneyin ve ödül için başkalarına güvenmeyi denemeyin.

It's a very rewarding feeling. - Bu çok ödüllendirici bir duygu.

{f} recompense
{f} award

On her ninety sixth birthday, Caroline Herschel was awarded the King of Prussia's Gold Medal of Science for her life long achievements. - Caroline Herschel 96. doğum gününde, yaşam boyu başarıları nedeniyle Prusya Kralı'nın Bilim Altın Madalyasıyla ödüllendirildi

The school awarded Mary a prize. - Okul Mary'yi bir ödülle ödüllendirdi.

{f} reward

Tom's efforts were rewarded. - Tom'un çabaları ödüllendirildi.

Your effort will be rewarded in the long run. - Çabanız uzun vadede ödüllendirilecektir.

ödül
prize

He got a prize for winning the competition. - O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.

She won first prize in the exhibition. - İlk ödülünü sergide kazandı.

ödül
reward

Nick is by no means satisfied with the reward. - Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.

You shall have a reward. - Siz bir ödül alacaksınız.

ödül
award

Since 1990, eleven female students received the award. - 1990'dan beri, on bir bayan öğrenci ödülü aldı.

Since 1990, eleven female students received the award. - 1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.

ödül
premium
ödül
plume
ödül
purse
ödül
requital
ödül
guerdon
ödül
meed
ödül
remuneration
ödül
recompense
ödül
bonus
ödül
fee

It's a very rewarding feeling. - Bu çok ödüllendirici bir duygu.

ödül
warison
ödül
payoff
ödül
merit
ödül
trophy
ödül
commendation
ödül
gift

Life does not repeat its gifts. - Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.

Tom reluctantly accepted the gift. - Tom ödülü isteksizce kabul etti.

ödül
distinction
ödül
consideration
ödül
stakes
ödül
a reward
ödül
prize; reward
ödül
(insurance) premium
ödül
reward, prize, award, trophy
ödül
(Finans)premium (of a bond)
ödül
{i} accolade
التركية - التركية

تعريف ödüllendir في التركية التركية القاموس.

Ödül
armağan
Ödül
mükafat
ödül
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat
ödül
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat: "İki Nobel Edebiyat Ödülü Balkanlı yazarlara verildi."- H. Taner
ödül
Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan, mükâfat