anlatıcı

listen to the pronunciation of anlatıcı
Türkçe - İngilizce
teller

Tom is a good story teller. - Tom, iyi bir öykü anlatıcısı.

My son tried to become a rakugo story teller. - Oğlum bir Rakugo hikaye anlatıcısı olmaya çalıştı.

narrator

Sir David Attenborough is the most well-known narrator in the world. - Sir David Attenborough, dünyadaki en tanınmış anlatıcıdır.

anlat
{f} recount

Here he began to recount his misfortune in detail. - Burada o, talihsizliğini ayrıntılı olarak anlatmaya başladı.

He recounted the accident to me as if he had seen it with his own eyes. - O bana kazayı kendi gözleriyle görmüş gibi anlattı.

anlat
tell
hikaye anlatıcı
story-teller
anlat
commentate
anlat
{f} telling

You are telling it second hand, aren't you? - Onu dolaylı olarak anlatıyorsun, değil mi?

Tom isn't good at telling jokes. - Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.

anlat
narrate

Kemal Tahir narrates the occupation days of Istanbul in 1920s in his book named The People Of The Slave City. - Kemal Tahir Esir Şehrin İnsanları isimli kitabında İstanbul'un 1920'li yıllardaki işgal günlerini anlatır.

The documentary was narrated by Morgan Freeman. - Belgesel Morgan Freeman tarafından anlatıldı.

anlat
{f} recounting
Türkçe - Türkçe
Hikâye, fıkra gibi şeyleri anlatan kimse
anlatıcı