Dedemin bana verdiği büyüleyici kitabı okumak için tüm gece oturdum.
- I was up all night reading the captivating book my grandfather gave me.
O büyüleyici bir konuşmacı.
- He's a captivating speaker.
Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.
- Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen.
Dedemin bana verdiği büyüleyici kitabı okumak için tüm gece oturdum.
- I was up all night reading the captivating book my grandfather gave me.
O büyüleyici bir konuşmacı.
- He's a captivating speaker.
Ben onların çocuklarını büyülemiyorum.
- I'm not enchanting their children.
Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.
- Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen.
Gerçekten bu kadar çekici miyim?
- Am I really that fascinating?