alabildiğine

listen to the pronunciation of alabildiğine
Türkçe - İngilizce
wide
with a vengeance
as fast as possible: Arabayı alabildiğine sürmeye başladı. He began to drive as fast as possible
to the utmost; at full speed
in the greatest possible way, to the utmost, to the limit; extremely; excessively, inordinately: alabildiğine güzel extremely beautiful
like sin
all out and out
to the utmost
endlessly; as far as the eye can see: alabildiğine çöl desert, as far as the eye can see. alabildiğine uzaklara uzanan stretching endlessly into the distance
hammer and tongs
vengeance
alabildiğine açılmış
widespread
alabildiğine koşmak
to run at full speed
alabildiğine koşmak
go flat out
göz alabildiğine
as far as the eye can reach
göz alabildiğine as far as
the eye can see
göz alabildiğine uzanmak
spread
Türkçe - Türkçe
Sınırsız, uçsuz bucaksız bir biçimde
Sınırsız, uçsuz bucaksız bir biçimde: "Bir tarafı alabildiğine deniz, bir tarafı alabildiğine boş çöl."- F. R. Atay
Olanca hızı ile
Aşırı derecede, gereğinden çok
sıvırya
alabildiğine