aksan

listen to the pronunciation of aksan
Türkçe - İngilizce
accent

Tom could tell by Mary's accent that she wasn't a native speaker. - Tom Mary'nin aksanına bakarak onun bir yerli olmadığını söyleyebiliyordu.

He speaks English with a strong German accent. - O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur.

(Bilgisayar) diacritic
accent, stress; style of pronunciation
mode of pronunciation characteristic of a group of people or region; emphasis placed on a certain syllable in a word; accents
diacritics
accents

She spoke in mild accents. - O hafif aksanla konuştu.

Mary thinks that German accents are sexy. - Mary Alman aksanlarının çekici olduğunu düşünüyor.

aksan verilmiş
(Dilbilim) accented
aksan imi
(Bilgisayar) diacritical mark
aksan işareti
(Dilbilim) accent mark

Don't forget to put an accent mark! - Aksan işareti koymayı unutma!

You forgot the accent mark. - Aksan işaretini unuttunuz.

aksan işareti
accent

You forgot the accent mark. - Aksan işaretini unuttunuz.

Don't forget to put an accent mark! - Aksan işareti koymayı unutma!

aksan işareti
grave accent
aksan işareti
grave
aksan işareti rengi
(Bilgisayar) diacritic color
aksan işaretleri
accents
aksan kutusu
(Bilgisayar) accent box
aksan köşeleri
(Bilgisayar) accent corners
aksan takınmak
affect an accent
sesli harf üzerine konan aksan işareti
acute accent
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) Belli bir ülkenin veya yerin insanlarına has ses perdesi özelliği
Bir ülkenin, bir bölgenin insanlarına özgü söyleyiş özelliği
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
Vurgu
Vurgu, kelime vurgusu, grup vurgusu
Vurgu, kelime vurgusu
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği: "Sade akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk'ten ayırt edemezsiniz."- H. Taner
aksan