age, or old age; as, a man in years

listen to the pronunciation of age, or old age; as, a man in years
İngilizce - Türkçe

age, or old age; as, a man in years teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

year
sene

Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu. - Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.

Bu, bizim geçen sene kaldığımız oteldir. - This is the hotel where we stayed last year.

year
{i} yıl

O üç yıldır Japonya'da. - He has been in Japan for three years.

Yıllar önce orada bir kale vardı. - There was a castle here many years ago.

year
{i} yaş

Benim babam sadece on beş yaşında. - My father is only fifteen years old.

Sam Tom'dan iki yaş küçük. - Sam is two years younger than Tom.

year
her zaman

Her zaman gelecek yıl vardır. - There's always next year.

Tom son iki yıldır para çalıyordu ve Mary bunu her zaman biliyordu. - Tom was stealing money for the last two years, and Mary knew it all the time.

year
daima

Ruslar Fransız yollarını kopyalar, ancak daima elli yıl sonra. - The Russians copy the French ways, but always fifty years later.

year
bir gezegenin güneş etrafinda döndüğü müddet
year
ihtiyarlık
year
zaman

İskoçyalı ve en az on iki yıllık değilse, o zaman viski değildir. - If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.

Yılın hangi zamanında genellikle sahilde zaman geçirmek istersin? - What time of year do you usually like to spend time on the beach?

year
year after year her sene
year
year in year out seneden seneye daima
year
(Askeri) yıl Z

Gelecek yıl zor olacak. - Next year will be tough.

Tayfunlar her yıl zarara yol açar. - Typhoons bring about damage every year.

year
year by year seneden seneye
year
a year and a daybir sene bir gün
İngilizce - İngilizce
year
age, or old age; as, a man in years