İngilizce - Türkçe
a series of planes having mutually parallel intersections teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- zone
- bölge
Anlaşma, Amerika Birleşik Devletleri'ne bir kanal bölgesi verdi.
-The treaty gave the United States a canal zone.
Tom Mary'ye bir okul bölgesinde çok hızlı sürmemesini tavsiye etti.
-Tom advised Mary not to drive too fast in a school zone.
- zone
- {f} kuşatmak
- a series of
- bir dizi
- zone
- (Coğrafya) coğrafi kuşak
- zone
- kentbilim bölge
- zone
- zon
- zone
- (Spor) alan savunması
- zone
- {f} bölgelere ayır
- zone
- (fiil) bölgelere ayırmak, kuşatmak, çevirmek
- zone
- (Tıp) Bölge, kısım, kuşak, zona
- zone
- {f} bölgelere ayırmak
- zone
- {i} coğr. kuşak: temperate zone ılıman kuşak. frigid zone
- zone
- (Askeri) BÖLGE: Yükseliş azami ile asgari arasında değiştiği zaman, aynı barut hakkı ile atılan mermilerin düşeceği saha. Bak "air defence identificatıon zone", "air surface zones", "combat zone", "communication zone", "control zone", "dead zone", "demilitarized zone", "drop zone", "safety zone", "submarine patrol zones" ayrıca bak "area
- zone
- (isim) bölge, kuşak, mıntıka
- zone
- {i} mıntıka
- zone
- bölge,v.bölgelere ayır: n.bölge
- zone
- (Nükleer Bilimler) ölü bölge,bölge
- zone
- {i} bölge, mıntıka: zone of fire ateş bölgesi. zone of operations harekât bölgesi
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
a series of planes having mutually parallel intersections teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- zone
a series of planes having mutually parallel intersections
Heceleme
a se·ries of planes ha·ving mu·tu·al·ly par·al·lel intersectionsTürkçe nasıl söylenir
ı sîriz ıv pleynz hävîng myuçuıli perılel întırsekşınzTelaffuz
/ə ˈsərēz əv ˈplānz ˈhavəɴɢ ˈmyo͞oʧo͞oəlē ˈperəˌlel ˌəntərˈseksʜənz/ /ə ˈsɪriːz əv ˈpleɪnz ˈhævɪŋ ˈmjuːʧuːəliː ˈpɛrəˌlɛl ˌɪntɜrˈsɛkʃənz/
Resimler
Favoriler