a party of people assembled for dancing

listen to the pronunciation of a party of people assembled for dancing
İngilizce - Türkçe

a party of people assembled for dancing teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

dance
{f} dans etmek

Isadora Duncan öyle zarafetle dans etti ki Avrupa'da dans etmek için davet edildi. - Isadora Duncan danced with such grace that she was invited to dance in Europe.

Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı. - No one did anything but dance.

dance
{i} dans

Benimle dans etmek ister misin? - Would you like to dance with me?

Linda Meg kadar iyi dans edebilir. - Linda can dance as well as Meg.

dance
{i} balo

Baloya gelmeme izin ver; Ben de dans etmek istiyorum. - Let me come to the ball; I, too, would like to dance.

Tom lise balosunda Mary ve sadece diğer üç kız ile dans etti. - Tom danced with Mary and only three other girls at the high school prom.

dance
{f} dans ettirmek
dance
eğlence

Dans etmeni izlemek eğlenceli. - It's fun to watch you dance.

dance
dans etme

Benimle dans etmek ister misin? - Would you like to dance with me?

Ben güneşi sevmiyorum, yağmuru ve onun altında dans etmeyi seviyorum. - I don't like the sun, I prefer the rain and dance under it.

dance
(Tıp) Beyindeki bir lezyona bağlı olarak gelişen istemdışı düzensiz vücut hareketleri (Koredeki hareketler gibi)
dance
{f} oynatmak
dance
{i} danslı parti
dance
{i} oyun

O birçok halk oyunu biliyor. - He knows many folk dances.

dance
{f} oynamak
dance
dance in attendance birinin etrafında dört dönmek
dance
{i} dans, raks, oyun
dance
{i} dans müziği

O bir dans müziği plağı aldı. - She has bought a record of dance music.

dance
sıçramak
İngilizce - İngilizce
dance
a party of people assembled for dancing

    Heceleme

    a par·ty of peo·ple as·sem·bled for dan·cing

    Türkçe nasıl söylenir

    ı pärti ıv pipıl ısembıld fôr dänsîng

    Telaffuz

    /ə ˈpärtē əv ˈpēpəl əˈsembəld ˈfôr ˈdansəɴɢ/ /ə ˈpɑːrtiː əv ˈpiːpəl əˈsɛmbəld ˈfɔːr ˈdænsɪŋ/