a lecture or prelection; public recital

listen to the pronunciation of a lecture or prelection; public recital
İngilizce - Türkçe

a lecture or prelection; public recital teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

reading
{i} okuma

Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun? - Do you think this book is worth reading?

O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı. - He enjoyed reading detective stories.

reading
okunan değer
reading
(Bilgisayar) okunuyor
reading
{i} değer

Sanırım bu kitap okumaya değer. - I think this book is worth reading.

Bu kitap iki kez okumaya değer. - This book is worth reading twice.

reading
kitabi bilgi
reading
okuma parçası
reading
{f} oku

Dün gece yatakta kitap okurken, ışık açıkken uykuya dalmışım. - While I was reading in bed last night, I fell asleep with the light on.

Onlar kendi gazetelerini okuyor. - They are reading their newspapers.

reading
çalışma

Diğer bazı kitapları okumaya çalışmayı planlıyorum. - I plan to try reading some other books.

reading
{i} göstergenin kaydettiği ölçüm
reading
{s} okumaya elverişli
reading
Okunan

Onların arabalarında önce Irak sonra Fransa diye okunan çıkartmalar vardı. - They had stickers on their cars reading: First Iraq then France.

reading
{f} oku: prep.okuyarak
reading
{i} okunacak metin
reading
metin
reading
{i} okumuşluk
reading
{i} bilgililik
reading
{f} oku: prep.oku
reading
edebi araştırma
reading
reading desk kitap sehpası
reading
{i} kanaat
İngilizce - İngilizce
reading
a lecture or prelection; public recital