a dialog which lets you search for particular words, phrases, or formatting

listen to the pronunciation of a dialog which lets you search for particular words, phrases, or formatting
İngilizce - Türkçe

a dialog which lets you search for particular words, phrases, or formatting teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

find
{f} bulmak

Onun bürosunu bulmak kolaydı. - Finding his office was easy.

Onun bürosunu bulmak kolaydı. - Finding her office was easy.

find
{i} bulma

Onun ofisini bulmak kolaydı. - It was easy to find his office.

Onun ofisini bulmak kolaydı. - Finding his office was easy.

find
{i} bulunan şey
find
{i} keşif

O eski kitap gerçek bir keşiftir. - That old book is a real find.

find
çıkarmak
find
{i} bulgu

O bulgular benim kendi gözlemlerimle eşleşiyor. - Those findings match my own observations.

Bu önemli bir bulgudur. - This is a significant finding.

find
buluş

Kahve bir kızın ilk buluşmasındaki öpücük kadar sıcak, o gece kızın kucağı kadar yumuşak ve annesinin kızı bulduğu zaman ettiği küfürler kadar siyah olmalıdır. - The coffee has got to be as hot as a girl's kiss on the first date, as sweet as those nights in her arms, and as dark as the curse of her mother when she finds out.

find
tapmak
find
{f} bul

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

En yakın mağazayı nerede bulabilirsin? - Where can you find the closest store?

find
kendini göstermek
find
{f} sağlamak
find
{f} karara varmak
find
{f} (found) bulmak, keşfetmek
find
tedarik etmek
find
(fiil) bulmak, keşfetmek, rastlamak, sağlamak, geçindirmek, bakmak, karara varmak
find
{f} bakmak

Eğer bir şey bulmak istiyorsan, bakmak gibi bir şey yoktur. - There is nothing like looking, if you want to find something.

Sami'nin, çocuklarına bakmak için bir iş bulması gerekiyordu. - Sami needed to find a job to support his children.

find
{f} rastlamak
find
{f} keşfetmek
İngilizce - İngilizce
find
a dialog which lets you search for particular words, phrases, or formatting

    Heceleme

    a di·a·log which lets you search for par·ti·cu·lar words, phrases, or for·mat·ting

    Telaffuz