a certain; one; indicating a person, thing, event, etc

listen to the pronunciation of a certain; one; indicating a person, thing, event, etc
İngilizce - Türkçe

a certain; one; indicating a person, thing, event, etc teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

some
birkaç

Annem bana birkaç yeni giysi yaptı. - My mother made some new clothes.

Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti. - He got a broken jaw and lost some teeth.

some
biraz

Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı. - My mother bought some apples at a fruit store.

Biraz vücut losyonuna ihtiyacım var. - I need some body lotion.

some
bazı

Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun? - Did you know that some foxes lived on this mountain?

Bu yazılımı derlerken bazı sorunlarla karşılaşıyorum. - I'm having some problems compiling this software.

some
keybir
some
kimisi

Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti. - Some went on foot, and others by bicycle.

some
{s} ne biçim
some
{s} çok iyi

O, çok iyi olduğum bir şey değil. - It's not something I'm very good at.

Tom'un bazı çok iyi fikirleri var. - Tom has some very good ideas.

some
{s} bir parça

Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor. - The air feels somewhat cold this morning.

Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen. - Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.

some
bir bölümü
some
{s} yaklaşık

O hayır kuruluşuna yaklaşık iki milyar yen bağışta bulunan birinin adı verildi. - That charity is named after someone who contributed about two billion yen.

Yaklaşık üç saat önce berbat bir şey oldu. - Something horrible happened about three hours ago.

some
{s} epey
some
aşağı yukarı

Sami aşağı yukarı yüz tane kadın kaçırdı. - Sami kidnapped something like a hundred women.

Yasal harcamalar, aşağı yukarı, ona 9.000 sterline mal oldu. - The legal costs set him back something in the order of £9,000.

some
{s} acayip

Bazen acayip bir adam olabiliyor. - Sometimes he can be a strange guy.

O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var. - That religious cult has got some pretty off the wall ideas.

some
bir kısım
some
{s} amma
some
oldukça

O, oldukça sık olan bir şeydir. - That's something that happens quite often.

Tom'un kesinlikle bazı oldukça eski-moda fikirleri var. - Tom certainly has some pretty old-fashioned ideas.

some
bazı bölümleri

İngiliz önerisinin bazı bölümleri kabul edilemez görünüyor. - Some parts of the British proposal seem unacceptable.

İngilizce - İngilizce
some
a certain; one; indicating a person, thing, event, etc