açlıkla

listen to the pronunciation of açlıkla
Türkçe - İngilizce
hungrily
{a} with a keen appetite
in a hungry manner, with hunger; greedily, longingly
In a hungry manner
in the manner of someone who is very hungry; "he pounced on the food hungrily"
in the manner of someone who is very hungry; "he pounced on the food hungrily
In a hungry manner; voraciously
açlık
hunger

Some people in the world suffer from hunger. - Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.

Many of the workers died of hunger. - İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.

açlık
famine

Famine stared us in the face. - Açlık burnumuzun dibinde.

Famine caused great distress among the people. - Açlık insanlar arasında büyük sıkıntıya neden oldu.

açlık
(Biyokimya) fasting
açlık
famishment
açlık
hungriness
açlık
hunger; famine, starvation; poverty yoksulluk
açlık
the hunger
açlık
starves
Uluslararası Açlıkla Mücadele Hareketi
(Askeri) Action Internationale Contre La Faim (International Action Against Hunger)
açlık
poverty

About a billion people suffer from hunger and poverty. - Yaklaşık bir milyar insan, açlık ve yoksulluktan muzdariptir.

açlık
starvation; famine
açlık
hollowness
açlık
starvation

Many children die of starvation in Africa. - Afrikada ki çoğu çocuk açlıktan ölüyor.

Starvation and disease were rampant among the lowest classes. - Açlık ve hastalık en alt sınıflar arasında yaygındır.

açlık
dearth
Türkçe - Türkçe

açlıkla teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Açlık
(Osmanlı Dönemi) ÜLBE
Açlık
(Osmanlı Dönemi) GARAN
Açlık
(Osmanlı Dönemi) HEFV
Açlık
(Osmanlı Dönemi) SEGAB
Açlık
(Osmanlı Dönemi) TAVY
Açlık
(Osmanlı Dönemi) TADAVVÜR
Açlık
(Osmanlı Dönemi) GARES
Açlık
(Osmanlı Dönemi) NÜV'
Açlık
(Osmanlı Dönemi) MECA'
Açlık
(Osmanlı Dönemi) MESAG
Açlık
(Osmanlı Dönemi) SAFRE
Açlık
(Osmanlı Dönemi) TEAKKÜR
Açlık
(Osmanlı Dönemi) KASKAS
Açlık
(Osmanlı Dönemi) KAŞM
Açlık
(Osmanlı Dönemi) SEGABET
Açlık
(Osmanlı Dönemi) CU'
açlık
Aç olma durumu
açlık
Aç olma durumu: "Havada güzel güzel dönen bu kuşun, açlıkla, bu yılana saldıracağını hiç düşünmemiştim."- M. Ş. Esendal
açlık
Aşırı istek içinde bulunma: "İki arkadaş görülmemiş bir okuma açlığı içinde durmadan okuyordu."- H. Taner
açlık
Kıtlık
açlık
Aşırı istek içinde bulunma