ütülemek

listen to the pronunciation of ütülemek
Türkçe - İngilizce
iron

I have to iron my shirt. - Gömleğimi ütülemek zorundayım.

It took me several hours to iron all your shirts. - Tüm gömleklerinizi ütülemek birkaç saatimi aldı.

to iron, to press
to singe (poultry, etc.)
to iron or press (clothes, etc.)
press
crease
sealing
iron out
seam adhesion
scorch
(Tekstil) pressing
hot-press
(giysi) yıkayıp ütülemek
launder
ütüle
iron out
ütüle
{f} ironed

She ironed his shirts. - O onun gömleklerini ütüledi.

Tom ironed his shirt. - Tom gömleğini ütüledi.

ütüle
{f} iron

This cloth irons well. - Bu kumaş iyi ütülenir.

Tom ironed his clothes. - Tom elbiselerini ütüledi.

ütüleme
ironing

Dear, don't worry. When you get back everything'll be done—the dishes, the ironing, everything... You won't have to do anything other than take a nice bath and slip yourself under the covers. - Sevgilim, endişe etme. Döndüğünde her şey hazır olacak - Bulaşıklar, ütüleme, her şey... Güzel bir banyo yapmaktan ve kendini kurulamaktan başka bir şey yapmak zorunda kalmayacaksın.

When she was finished ironing, Mary switched off the iron and unplugged it, then left it alone for a while to let it cool. - Mary ütülemeyi bitirdikten sonra ütüyü kapattı ve fişini çekti sonra soğuması için kendi haline bıraktı.

ütüleme
press
kafa ütülemek
slang to talk someone to death, talk someone's ear off
kafa ütülemek
to bore, to badger, to nag, to pester, to blabber, to carp, to rabbit (on) (about sb/sth)
kafasını ütülemek
to talk sb's head off
kolalayıp ütülemek
clearstarch
ütüle
ironout
Türkçe - Türkçe
Alevde tüylerini ya da kabuğunu yakıp gidermek
Alevde tüylerini veya kabuğunu yakıp gidermek
Alevde tüylerini veya kabuğunu yakıp gidermek: "Çakmak kıvılcım çıkardı, çıkarmasıyla pof diye gaz parladı ve zaten seyrek olan kirpiklerimi ütüledi."- B. Felek
Ütü ile buruşukluklarını gidermek
Ütü ile buruşukluklarını gidermek: "Bir erkek hizmetçisini sevse, ondan daha iyi kimsenin çamaşır ütüleyemeyeceğine inanır."- R. H. Karay
ütüleme
Ütülemek işi
ütülemek