örf

listen to the pronunciation of örf
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) İnsanlar arasında güzel görülmüş, red ve inkâr edilmeyip mükerreren yapılagelmiş olan şeydir. Bu kelime; ihsan, ma'ruf, cud, sehâ, bezl ve atâ olunan, atiyye, tanımak, bilmek, biliş, ikrar eylemek, arka arkaya tetebbu ve tevâli etmek, Allah (C.C.) tarafından ulülemre ve Sultana tevdi' olunan hüküm, müstahsen, yani Hazret-i Peygamberin (A.S.M.) iyi gördüğü şeyler, gibi mânalara gelir
(Osmanlı Dönemi) Fık: Şer'an ve şeriata bağlı. Akl-ı selim sahiplerince müstahsen olup münker olmayan şey demektir. Örf, şeriata eğer muhal
Yasalarla belirlenmediği hâlde halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
Yasalarla belirlenmediği hâlde halkın kendiliğinden uyduğu gelenek: "Yaşandığı asrın örf ve âdetlerini belirtmek bakımından kıymetli bulmuyor değilim."- R. H. Karay
Yasalarla belirlenmemiş olan, halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
Halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
(Hukuk) URF