çiçeklenme

listen to the pronunciation of çiçeklenme
Türkçe - İngilizce
blooming

Many flowers start blooming in springtime. - Birçok çiçekler baharda çiçeklenmeye başlar.

being planted with flowers
flowering
florescence
inflorescence; spadix
flowering, florescence, efflorescence, anthesis
chem. efflorescence
being decorated with flowers
popping
(Kimya) efflorescence
{i} blossoming
{i} inflorescence
{i} spadix
{i} bloom

Many flowers start blooming in springtime. - Birçok çiçekler baharda çiçeklenmeye başlar.

The Peach Trees are in their full bloom. - Şeftali ağaçları tam çiçeklenme döneminde.

çiçek
flower

Flowers soon fade when they have been cut. - Çiçekler koparıldığında kısa sürede soldu.

My father is watering the flowers. - Babam çiçekleri suluyor.

çiçek
{i} smallpox

He was suffering from smallpox. - O, çiçek hastalığından çekiyordu.

Smallpox was unknown to Native Americans. - Çiçek Kızılderililer tarafından bilinmiyordu.

çiçeklenmek
blossom
çiçek
(Biyokimya) efflorescence
çiçek
blossome

The apple trees blossomed early this year. - Bu yıl elma ağaçları erken çiçek açtı.

Her talent blossomed early. - Onun yeteneği erken çiçek açtı.

çiçek
variola
çiçek
floral

I wear a floral dress. - Çiçekli bir elbise giyiyorum.

I love this floral arrangement. - Bu çiçek aranjmanını seviyorum.

çiçeklenmek
bust out
çiçek
blossom

The cherry blossoms are at their best. - Kiraz çiçeklerinin en iyi zamanı.

The cherry trees are in full blossom. - Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.

çiçek
{i} bloom

The roses are blooming early this year. - Güller bu yıl erken çiçek açıyor.

Many flowers start blooming in springtime. - Birçok çiçekler baharda çiçeklenmeye başlar.

çiçeklenmek
bloom
Çiçek
inflorescences
Çiçek
(isim) Flower, blossom
çiçek
flower, blossom, bloom
çiçek
(Konuşma Dili) loose woman, sexually promiscuous woman
çiçek
flower; blossom, bloom; smallpox; floral
çiçek
(Konuşma Dili) charming scoundrel; charming woman who is up to no good
çiçek
chem. flowers, (a) sublimate: kükürt çiçeği flowers of sulfur
çiçek
flowering plant, flower; ornamental plant
çiçek
catkin
çiçek
posy
çiçeklenmek
to flower, bloom, blossom
çiçeklenmek
flower
çiçeklenmek
come into flower
çiçeklenmek
blow
çiçeklenmek
to flower, to blossom, to bloom
şemsiye şeklinde çiçeklenme
umbel
Türkçe - Türkçe
Tuzların billurlaşma sularını yitirerek toz durumuna gelmesiyle oluşan tuzlar
Çiçek açma
Çiçeğin açma zamanı
Çiçek
(Osmanlı Dönemi) İŞGÜFE
Çiçek
(Osmanlı Dönemi) BİŞKUFE
çiçek
Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi
çiçek
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi: "Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım."- R. H. Karay
çiçek
Süblimleşme veya çiçeksime yoluyla elde edilen toz
çiçek
İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık
çiçek
Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse
çiçek
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü
çiçek
Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse. İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık
çiçek
şükufe
çiçeklenmek
Çiçek açmak, çiçek vermek, çiçekli duruma gelmek
çiçeklenme