selam%C3%BCnkavlen

listen to the pronunciation of selam%C3%BCnkavlen
Türkisch - Türkisch

Definition von selam%C3%BCnkavlen im Türkisch Türkisch wörterbuch

SELAM
(Osmanlı Dönemi) Allah'ın (C.C.) rızasına erişmek için mü'minlerin birbirlerine yaptığı dua. Mü'minler birbirleriyle karşılaştıklarında büyük küçüğe; yürüyen durana; azlık çokluğa; hayvan veya vasıta üzerinde olan yerde yürüyene; yüksekteki aşağıdakine "Selâmün aleyküm" der. Selâmı alan "Ve Aleykümüsselâm ve Rahmetullâhi ve Berekâtühu" diyerek cevap verir. Evvelâ selâm veren daha çok sevap kazanır. Selâm vermek sünnet, almak
SELAM
(Osmanlı Dönemi) Ayıplardan, âfetten sâlim oluş. Selâmet, emniyet. Sulh. Asâyiş. Bütün korktuklarından emin olma
selam vermek
Selamlamak
selam
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine sözle veya işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme
selam
Esenlik dilemek
selam etmek
Uzakta olan birine bir kimse veya mektup aracılığıyla esenlik dilemek
selam otu
Maydanozgillerden, 1-2 m boyunda, pis kokulu, hekimlikte kullanılan bir bitki (Levisticum)
selam sabah
Selâmlaşıp hatır sorma
kandilli selam
El etek öperek, yerlere kadar eğilerek verilen selâm
yerden selam
El, yerlere kadar uzatılarak verilen selâm
Türkisch - Englisch

Definition von selam%C3%BCnkavlen im Türkisch Englisch wörterbuch

selam
greeting

Greetings, old friend! - Selam, eski arkadaşım!

Greetings from Brazil! - Brezilya'dan selamlar!

selam vermek
salute
selam
hi!

Jessie shook Joseph's hand and greeted him with affection. - Jessie, Joseph'le tokalaştı ve sevgi ile onu selamladı.

In case you see him, give him my regards. - Onu görürsen, ona selamlarımı ilet.

selam vermek
greet
selam
hello

And if you see Tom, say hello to him for me. - Ve Tom'u görürsen, Ona benim için selam söyle.

Please say hello to your wife. - Lütfen karına selam söyle.

selam
salaam
selam
(Konuşma Dili) Hello!/Hi!
selam
(Muzik) ave maria
selam
chin chin
selam
regards

In case you see him, give him my regards. - Onu görürsen, ona selamlarımı ilet.

My father gives you his regards. - Babam sana selamını söyledi.

selam
salute

I don't salute your flag. - Bayrağınızı selamlamam.

Tom forgot to salute. - Tom selamlamayı unuttu.

selam
salutation
selam
salut

Tom forgot to salute. - Tom selamlamayı unuttu.

I don't salute your flag. - Bayrağınızı selamlamam.

selam
ave
selam
felicitate
selam
hallo
selam borusu
(Askeri) to the colour
selam duası
ave
selam durmak
(Askeri) present arms
selam göndermek
send one's compliments
selam millet
hi everyone
selam millet
hi all
selam millet
hi everybody
selam nasılsın
hello how are you
selam otu
(Botanik, Bitkibilim) lovage
selam söle
say hello
selam söyle
say hello

Please say hello to your wife. - Lütfen karına selam söyle.

Please say hello to Tom for me. - Lütfen Tom'a benim için selam söyle.

selam söylemek
present one's compliments
selam söylemek
give one's kind regards to
selam topu
(Askeri) saluting gun
selam verme
salute
selam çakmak
say hello
selam
(Konuşma Dili) howdy
selam etmek
to salute
selam tatlım
hi honey
selam verme
greeting
Selam dur!
Present arms!
selam
greeting, salutation, salute; hi!
selam
(Askeriye) salute
selam
greeting, salutation, hello
selam dur!
mil . Present arms!
selam durmak
salute
selam durmak
stand at the salute
selam etmek/göndermek
to send (someone) one's regards, say hello to
selam göndermek
to send one's compliments
selam otu
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: maydanozgiller,sayvaniye) [syn.: selam otu, yaban kerevizi] lovage
selam söyle
give him my best regards

If you happen to see him, please give him my best regards. - Eğer onu görürsen ona selam söyle.

selam söyle
remember me to him
selam söylemek
to give one's kind regards to
selam söylemek
pay one's respects to
selam söylemek
remember one to smb
selam söylemek
to give (someone) (one's) regards, send (one's) regards to (someone), say hello to: Ona benden selam söyle. Give him my regards. Ali sana selam söyledi. Ali sends you his regards./Ali says hello
selam söylemek
say hello
selam verip borçlu çıkmak
to throw out a proposal and then get saddled with the job of carrying it out; to open one's mouth and thus get landed with a job
selam verir şekilde
salutatorily
selam vermek
say hi

I just wanted to drop by to say hi. - Sadece selam vermek için uğramak istedim.

I was just calling to say hi. - Ben sadece selam vermek için arıyordum.

selam vermek
1. to greet (someone). 2. to turn one's head to the right and to the left at the end of the namaz
selam vermek
salaam
selam vermek
to greet, to salute
selam vermek
say hello

I wanted to say hello to them. - Onlara selam vermek istedim.

I wanted to say hello to Tom. - Tom'a selam vermek istedim.

selâm almak
take the salute
selâm durma
salute
selâm niteliğinde
salutatory
elle selam
(Askeri) hand salute
milli birliğe selam
(Askeri) salute to the union
başıyle selâm vermek
nod
herkese selam
Hi to all
herkese selam
Hi y'all
askeri selam
(Askeri) military greeting
başı ile selâm vermek
give a nod
darü’s-selam
welfare region
hazreti meryem'e selam duası
ave
kandilli selam
elaborate, old-fashioned salutation in which the hand is raised from the ground in several movements
silâhları selâm vaziyetinde tutmak
present arms !
selam%C3%BCnkavlen
Favoriten